Tuesday, December 8, 2009

“Vücuda rot-balans ayarı yapıyorum”

Bade Gürleyen

Stres, korkular, hastalıklar, yanlış beslenme, uykusuzluk, doğadan kopukluk, iletişimsizlik, aşırı çalışmak... Bütün bunlar insan vücudunda fazla enerjinin, elektriğin birikmesine ve sistemin çalışmamasına yol açıyor. Vücut kasılıyor, tıkanıyor ve yoğun enerjiden kurtulamadığı için de Yaşam kalitesi düşüyor, özellikle ağrılar baş gösteriyor ve kişi kendini iyi hissetmiyor. Hatta bazen vücutta hiçbir hastalık olmamasına, bütün tahlillerin düzgün çıkmasına rağmen kişi hasta oluyor. Kayropraktik uzmanı Dr. Ayşegül Öztürk’ün söylediklerine göre ise bu tablonun nedeni aşırı strese, elektrik yüküne ve enerji birikmesine bağlı olarak sisteminin tıkanması, fonksiyonunu yitirmesi ve çalışmaması. “Vücut kendini onarmaya, sistemde bir bozukluk olduğunda onu düzeltmeye programlanmıştır. Ancak sistem bozulabiliyor. Bizim amacımız ise sistemin kendi iç dengesini çalıştırmak, vücutta sıkışan ve sıkıntı yaratan enerjiyi düzenlemek, çalışmayan sistemi çalışır hale getirmek. Vücutta biriken enerjiyi boşalttığınız zaman bütün sistemler rahatlıyor, çalışmaya başlıyor ve kişinin sıkıntıları gidiyor. Elektriksel check-up yapıyoruz aslında” diyen Öztürk, vücuda aslında “rot-balans ayarı” yaptıklarına dikkat çekiyor. Bunun içinse kayropraktik tekniklerini ve akupunktur kullanıyor.

Peki nedir kayropraktik? Bu, eski Yunancadan geliyor ve “elle yapılan uygulamalar” anlamına geliyor; genellikle sinir sistemi, eklem ve omurgayla ilgili sıkıntılarda uygulanıyor...

Dr. Ayşegül Öztürk Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Yani doğu tıbbını batı tıbbıyla birleştirmiş aslında. Tıp fakültesini bitirdikten sonra Amerika’da kayropraktik ve akupunktur eğitimi almış. Pek çok ünlü isim de vücutlarındaki “tıkanıklıktan” kurtulmak için ona gidiyor. Gazeteci İclal Aydın ondan “hayatımı kurtaran kadın” olarak söz ediyor; işadamları, gazeteciler, sanatçılar, bakanlar “müdavimi” olmuş durumdalar adeta. Her ne kadar Dr. Öztürk bu isimleri sır gibi saklıyor olsa da aldığımız duyumlara göre İclal Aydın dışında Rahmi Koç ve Saba Tümer de şifayı onda arayanlar arasında...

Geçenlerde İclal Aydın sizden “Hayatımı kurtaran kadın” olarak söz etmişti...

Evet, ama İclal hanımın diyetisyeni var, besinine dikkat ediyor, Spor yapıyor. Sağlıklı yaşamak için gereken şeyleri yapıyor. Tek başına benim ona müdahale etmem yeterli değil. Elimde sihirli bir değnek yok.

Siz neler yapıyorsunuz?

Elle birtakım uygulamalar. Ancak bu bir Masaj değil. Çeşitli teknikler var. Bu, özellikle eklem ve omurga sağlığıyla ilgili bir yöntem. Yapı ve işlev birbiriyle bağlantılı çünkü. Bir insanın fiziksel yapısı da omurga. Omurganın içinde olan sinir sistemi, beyin ve hücreler arasındaki iletişimi sağlar. Eğer yapı bozuksa işletim de bozuluyor. İşletim bozuksa yapı da bozuluyor. Ana hedefimiz, sistemde beyin-hücre iletişimini artırmak. Vücut kendini onarmaya, sistemde bir bozukluk olduğunda onu düzeltmeye programlanmıştır. Amacımız sistemin bu kendi iç dengesini çalıştırmak. Kayropraktik uzmanı ilaç yazmaz. Ama ben Doktor olduğum için gerektiğinde yazma yetkim var.

“Vücuttaki elektriği dokunarak hissediyorum”

Tedavi nasıl işliyor?

İltihabi hastalıklara, kanserlere ve ameliyat gerektiren hastalıklara bakmıyoruz. Bunun dışında her rahatsızlıkta yardımcı olabiliyoruz. Hastayı muayene ediyoruz, tahlillerine bakıyoruz. Nörolojik ve ortopedik testler yapıyoruz. Bizim elle ilgili duyularımız çok gelişiyor eğitimle. Elle yaptığımız muayenelerde derin dokulardaki kas kasılmalarını, sinir düğümlerini, boyun omurgasının hareket kısıtlılığı ve ağrısını tespit ediyoruz. Bize genellikle bel, baş, boyun ağrıları gibi iskelet sistemiyle ilgili ağrılarda başvuruluyor. Mide sorunları, migren, uykusuzluk gibi sorunlarla da gelen var. Baş ağrısını giderdiğimizde ise uykusuzluğunuz da geçiyor mesela. Hangi şikayetle giderseniz gidin sistemin bütününü etkiler kayropraktik.

Vücutta biriken ve sıkıntıya yol açan fazla elektrik nasıl boşalır?

Hastaya önce birtakım sorular soruyorum. Fiziksel, duygusal ve zihinsel travmaları araştırıyoruz. Sonra muayene başlıyor. Vücudun ön kısmında belli noktalar belli şeyler ifade eder. Hangi bölümde ne kadar sıkıntı olduğunu anlarız bu noktalarda. İnsanın vücudunda elektrik vardır.

Bu elektriği ben dokunarak hissediyorum, dokunarak dinliyorum vücudu. Dokunduğum bölgenin kas yapısının kasılı olup olmadığına bakıyorum. Vücuttaki bazı noktalarda birikir fazla elektrik. Bu da, bu noktalara bastırarak boşaltılır. Bazen bunun için akupunktur iğneleri de kullanıyorum. Sorun ne olursa olsun sistemde kasılma, kapanma ve tıkanma oluyor. Aşırı elektrik yükü vücudunuzdaki zayıf nokta neresiyse orayı etkiler. Bel, karın, mide, bağırsak kafa gibi. Uyku çok önemli. Uykuda vücut kendini yeniler. Uykusuzluk insanı hasta eder. Vücuda ayar yapıyorum aslında. Önce sinir sisteminin rahatlaması, sonra sindirim sisteminin düzenlenmesi, doğru Beslenme ve dinlenme gerekiyor. Fazla elektrikten mutlaka arınmalı.

Size genelde kimler başvuruyor?

Yönetici, muhasebeci, avukat, bankacı, gazeteci, işadamı gibi pek çok meslekten hastam var. Bir yöneticiye bakmayı seviyorum. Düşünce yükü ağır bir yük. Stres içindeki bir yöneticiyi iyileştirdiğinizde altındaki 100 kişiyi de iyileştirmiş oluyorsunuz. Ayrıca deprem korkusu, uçak fobisi gibi sorunlarla ilgili de bize başvuruyorlar.

“Gerginseniz spor yapmayın. Deniz kenarında oturun, daha iyi”

“Çok gergin bir insan spor yapınca daha da gerilir. Stresli insanlar için 10-15 dakikalık yürüyüş yeterli. Bazen yüzme öneriyorum, bazen de gevşeme ve meditasyon. Zihni kapalı, karışık insanların deniz kenarında oturması ve denize bakması yararlı. Deniz karışık, siz karışıksınız, bütünleşirsiniz. Kafanızdaki odak noktanız değişir denize bakarsanız. Bir de bulut meditasyonu öneriyorum. Bulut hafiflik ifade eder, ona bakmak gerginliği giderir. Ağaç meditasyonu da yararlı. Ağacın sağlamlığı size güç verir. Sağlamlık hissi uyandırır. Rüzgarda dalları sallanır ama köke bir şey olmaz. Tabii ki bu işin felsefesini anlamadan ağaca, buluta bakmak işe yaramaz. Anlarsanız size

iyi gelir. Rahatlamak, iyileşmek istemelisiniz. ‘Besinleriniz ilacınızdır’ derler. Ama sinir sisteminiz iyi olmazsa istediğiniz besini alın, hazmetmezsiniz. Mutluluk ve huzur insanın içinde olan bir şey. Dışarıdan gelen bir şey değil. “

Dr. Öztürk’ün ev ödevleri: “İki günde bir tuzlu su ve sirke banyosu yapın”

1 Nefes egzersizleriyle stres atın: Yemek öncesi 1 dakika hızlı hızlı nefes alıp vermek stres attırır ve metabolizmayı hızlandırır.

2 Tuzlu su banyosu fazla elektriği giderir: Cilt ve sinir sistemi aynı tabakadan oluşuyor.

Bu yüzden cildinizi rahatlattığınızda sinir sistemi de rahatlıyor.

İki günde bir tuzlu suda 10 dakikalık banyo vücuttaki elektriği alır. Küvetin içine iki avuç marketten alacağınız iyotsuz tuz atın ve suya iki sıkımlık sirke de ekleyin.

3 Ayak banyosu sinirleri gevşetir: Ayaklar kafaya en uzak nokta olduğu için kafa ve sinirler daha iyi gevşer.

4 Kafanıza soğuk kompres koyun:

Kafa derisi hassas olan insanların stres altında başı ısınır, elektrik orada birikir. Soğuk kompres sıcaklığı, gerginliği alır.

5 Birikmiş enerji bakarak, yazarak

ve konuşarak boşalır:

Bir muma bakabilirsiniz. Sigara dumanını çektiği gibi, sıkıntınızı da çeker. Ayrıca duygularınızı bir kağıda yazıp, sonra yırtıp atabilirsiniz. Ya da bir yakınınızla konuşun. Sosyal, paylaşan insanların genellikle psikoloğa ihtiyacı olmuyor.

6 Sınav stresine karşı göz hareketleri beyni açar: Gözlerinizle

yukarı aşağıya, sağa sola, çapraz sağa sola üç kez, daha sonra da dairesel hareketler yapmak yararlı.


“Vücuda rot-balans ayarı yapıyorum”

No comments:

Post a Comment

Note: Only a member of this blog may post a comment.