Saturday, April 10, 2010

Kalori tuzaklarına düşmeyin

İSTANBUL - Bahar havalarının insanın içini coşturduğu bu günlerde herkes forma girmek, sağlıklı ve fit görünmek istiyor. Sağlığını, formunu ve keyfini düşünenler günlük hayata kolay adapte edilebilecek tavsiyelere ihtiyaç duyuyor. "Şişmanlama nedeniniz, inandıklarınızdır..." diyen Kiloss Beslenme ve Danışmanlık Hizmetlerinden Diyetisyen Berrin Yiğit, kendinize önce şu 5 soruyu sormanızı öneriyor ve düştüğünüz Diyet tuzaklarından çıkmanızı kolaylaştıracak tüyoları paylaşıyor:
1-Hem beslenme alışkanlığımda hem de hareketlerimde kalıcı farklar yaratmaya hazır mıyım?2-Hızlı başlayıp, gittikçe azalan kilo kayıplarında da moralimi yüksek tutacak mıyım?3-Bu sefer ne olursa olsun ideal kiloma ulaşana kadar pes etmeyeceğime inanıyor muyum?4-Stresli olsam da kendimi yemekle mutlu etmeyeceğimden emin miyim?5-Kilo vermemin hayatımdaki pek çok şeyi değiştireceği gerçeğini unutmayacak mıyım?
Kaybetmeyi gerçekten istediğiniz zaman hiçbir engel tanımazsınız: Bunun için öncelikle kilo kaybetme ve koruma aşamalarını aynı amaç olarak kabul etmelisiniz. Bir kitabı hızlıca okuyup hiç anlamadan bitirmenin anlamı yoktur. Önemli olan kitabı sindirerek ve ne dediğini kavrayarak okumak. Aksi takdirde tekrar tekrar okursunuz, tıpkı bitip tükenmeyen diyet girişimleriniz gibi.
"Moralim bozuk bari yemeğimi elimden almayın" demeyin: Böyle düşünerek yedikleriyle mutlu olmaya çalışanların vay haline. Duygusal duruma bağlı olarak yemek yemek, kısır döngü halinde her zayıf anınızda sizi tuzağa düşürür. Mevsim geçişlerinde ani iniş-çıkışlar yaşayan iştah mekanizmasında en önemli etken, değişken ruh halleridir. Bu nedenle moralinizi hep yüksek tutmaya gayret etmelisiniz. Öte yandan sizi yemek dışında mutlu eden aktiviteler bulup, bunları mutfağın girişine ya da buzdolabına asmalı, kışkırtıcı besinleri eve sokmayarak hem aklınızdan hem de midenizden uzaklaştırmalısınız.
"Barsaklarım tembel ne yesem, içsem sıkıntı yaşıyorum": Eğer böyle diyorsanız, bunun açılımı yeteri kadar su içmemeniz, lif almamanız ve de hareketsizliğinizdir. Aktif yaşamı ilke edinmeyen kişiler özellikle de masa başında çalışanlar, hayatının her anında stresli olanlar, aldığı sebze, etin yanında garnitür olarak gelen 2 dilim domates, 1 biberle sınırlı olanlar, içtiği su günde 1-2 bardağı geçmeyenler ciddi sıkıntıdadır. Hemen günde en az 4 küçük pet şişe su içmeye, 20 dakika yürüyüş yapmaya, günde 5-6 porsiyon sebze, 2-3 porsiyon meyve tüketmeye başlayın. Sebzelerden özellikle patlıcan, enginar, bamya, meyvelerden pomelo, armut, incir, kuru erik, kayısı ve elma ilk öncelikleriniz olmalıdır. Canınız sürekli çikolata istiyorsa...: Bunun nedeni yağlı gıdalar tüketme tutkunuz olabilir. Güzel haber; yağ eşiğini düşürmek kolaydır. 2 hafta kadar yağ alımınızı azaltırsanız bu süreçte şeker duyusunu uyaran tüm şekerli besinleri de yemezseniz, inanın eskisi kadar fazla tatlı istemeyeceksiniz.
"Az su içtiğimi biliyorum ama nedense alışkanlık edinemiyorum" diyorsanız...: Su içme alışkanlığı edinmek için düzenli olarak gün içine yaymak şartıyla su tüketmelisiniz. Suyun tadını renklendirmek için meyve dilimleri veya meyveli buz küpleri ekleyebilirsiniz. Öte yandan dişinizi fırçalar, çok naneli sakız çiğner, damağa yapışan nefes ferahlatıcı naneli striplerden yerseniz susayacaksınız.
Kalori tuzaklarına düşmeyin

No comments:

Post a Comment

Note: Only a member of this blog may post a comment.