Saturday, April 10, 2010

Kadınlar bu haberi mutlaka okumalı

İSTANBUL - Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Birçok yerde kadına ve kadın emeğinin algılanışına dair konuşmalar yapılıyor, etkinlikler düzenleniyor. Biz de kadının varlığını ciddi şekilde tehdit eden, dünyada ve Türkiye'de en sık görülen kadın kanserine, yani meme kanserine dikkat çekmek istedik, Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Vahit Özmen ve Psikososyal Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Sedat Özkan ile konuştuk. Kanserin, bir kadının bedeninde ve beyninde yarattığı değişiklikleri, sosyal ve iş hayatına yaptığı etkileri, özel hayatında ve ikili ilişkilerinde bıraktığı izleri irdelemeye çalıştık. Batı ülkelerinde son yıllarda Meme Kanseri sıklığında azalma gözlenirken, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerdeki artış dikkat çekiyor. Üstelik hastalığa yakalanma yaşı giderek düşüyor. Türkiye'de genç yaşta, yani 40 yaşın altında meme kanserine yakalanma oranı batı toplumlarından 4 kat daha fazla.IARC’e göre, (International Agency for Research on Cancer) 2002 yılında tüm dünyada yeni tanı konulan meme kanseri sayısı 1.150.000 iken, rakam 2010 sonunda 1.500.000’e ulaşacak. Bu sayının 10 yıl içinde yaklaşık yüzde 60 artacağı, vakaların daha çok gelişmekte olan ülkelerde görüleceği tahmin ediliyor. KANSER DAHA OLUŞMADAN YAKALANIYORMeme kanserinde yüz güldüren en önemli nokta ise tarama programları sayesinde daha sıfır evredeyken kanserin yakalanıyor olması. Böylece kanser öncüsü hücrelere müdahale ediliyor ve kadınlar kanser olmaktan kurtuluyor.
Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı'na bağlı olan Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu (MHDF) ve Meme Sağlığı Derneği (MEMEDER) gibi kuruluşlar, meme, rahim, rahim ağzı, yumurtalık kanserlerinde yaptıkları ücretsiz taramalarla kadınlara erken teşhis ve tedavi şansı yaratıyor.
Örneğin; Van'da KETEM'in yürüttüğü programda 2009'da 4 bin 743 kadın meme, 4 bin 222 kadın rahim ağzı kanseri taramasına katıldı. Bu kadınlardan 26'sı erken teşhisle kanser olmaktan kurtarıldı. Meme Sağlığı Derneği'nin (MEMEDER) 2008'de başlattığı Bahçeşehir Meme Kanseri Erken Tanı ve Tarama Projesinde ise dört kadında evre 0 ve 2 kadında evre I'de saptanan kanserlere erken müdahale edildi ve 6 kadının kanser olması engellendi. ERKEN TEŞHİS NEDEN ÖNEMLİ?Ulusal Kanser Danışma Kurulu Üyesi ve Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Vahit Özmen, kanser tarama programlarıyla kanserin daha oluşmadan yani sıfır evredeyken yakalanmasının kadın açısından son derece önemli olduğunu söyledi, "Kanser gelişmiş olsa bile erken tanı ve tedaviyle hem ölüm oranı ciddi şekilde düşüyor hem de tedavinin başarısı ve kadının Yaşam kalitesi artıyor" dedi.Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu (MHDF), meme hastalıklarıyla ilgili 13 dernekten oluşuyor. Özmen, federasyonun amacını, "Meme hastalıklarının erken tanısı, taraması, tedavisi ve takibi ile ilgili olarak ülkemizdeki mevcut koşulları belirlemek, bu koşullara uygun ve gerekli projeleri hazırlamak ve bunları uygulamaya koymak" cümleleriyle özetledi.
MHDF çatısı altında bulunan Meme Sağlığı Derneği'nin (MEMEDER) yürüttüğü projelerden biri de Bahçeşehir Meme Kanseri Erken Tanı ve Tarama Projesi. Prof. Özmen, 2008'de başlayan ve 2018'e kadar sürmesi planlanan Proje hakkında şunları söyledi:ÜCRESİZ Dijital MAMOGRAFİ VE ULTRASONOGRAFİ"Hedefimiz, bu bölgede yaşayan, 40-69 yaş arasındaki yaklaşık 5.000 kadını evlerinde ziyaret ederek, ücretsiz dijital mamografi, ultrasonografi ve muayene yaptığımız “Meme Sağlığı Merkezi’mize” davet etmek ve burada taramalarını yapmak. Bahçeşehir Belediyesi ve diğer sponsorlarımızın katkılarıyla piyasa değeri yaklaşık 1.000 TL’yi bulan dijital mamografi, doppler ultrasonografi ve muayene merkezimizde ücretsiz sunuluyor. Bugüne kadar projemize katılan 1.600 kadınımıza dijital mamografi, 1.000 kadınımıza ultrasonografi, şüpheli bulunan 35 kadınımıza meme biyopsisi yaptık. 6 kadınımızda çok erken meme kanseri (dört kadında evre 0 ve 2 kadında evre I) saptandı. Kanser tanısı konulan kadınlarımızın tedavileri yapıldı, kadınlarımız şimdi sağlıklı yaşamlarıne devam ediyorlar."Bu kampanyadan yararlanmak isteyenler nasıl bir yol izlemeli, nereye ve ne zaman başvurmalı? Prof. Özmen'in cevabı:
"Bu projeden, Bahçeşehir Beldesinde oturan ve proje kapsamında olan tüm kadınlarımız, “Meme Sağlığı Merkezi’mize” müracaat ettikleri anda yararlanmaktadırlar. Bu belde dışındaki kadınlarımız ise Meme Sağlığı Merkezimizin 0212 669 84 51 veya 0532 201 83 40 nolu telefonlarını arayarak randevu alabilirler."
KANSER ÖNCÜSÜ HÜCRELERE MÜDAHALEAynı zamanda Meme Kanseri Erken Tanı ve Tarama Kurulu Başkanı ve İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi de olan Prof. Özmen, gelişmiş ülkelerde tarama mamografisi ve erken tanıyla meme kanserinden ölüm oranının ciddi şekilde azaldığına vurgu yaptı, bu taramalarda kanser öncüsü hücre görüldüğünde nasıl müdahale edildiğini anlattı:"Kanser tarama programları, ele gelmeyen meme kanserini yakalama oranını yüzde 75’e kadar yükseltmiştir. Bu sayede kadınlar memelerini kaybetmeden ve sağlıklı olarak yaşamlarını sürdürmektedirler. Erken tanı, tedavi maliyetlerini azaltarak ülke ekonomisine de ciddi katkılar sağlıyor. Genetik testler (BRCA 1 ve BRCA 2) kullanılarak yüzde 5-10 civarında olan genetik meme kanseri erken fark ediliyor, belirli bir takip süresinden sonra meme derisi ile meme başı korunarak meme dokusu çıkarılıyor ve estetik olarak yeni meme yapılıyor. Böylece kadınlar meme kanserinden korunuyor. Yine yüksek risk grubunda olup, memesinde kanser öncüsü değişikliler bulunanlarda da benzer yöntemler uygulanıyor. Mamografisinde şüpheli tümörleri olan kadınlarda, mamografi yardımı ile vakumlu kor biyopsi yapılarak patolojik tanı konuluyor. Bu hastaların önemli bir kısmında ameliyata ve biyopsiye gerek kalmıyor."KANSERİN PSİKOLOJİK MALİYETİ DE AĞIR OLUYORKanser olan kadınların özellikle eş veya sevgilileriyle ilişkilerinin bozulduğu, hastalık sonrası boşanma olaylarının sık görüldüğü, bazı kadınların uzun tedavi süreci nedeniyle işlerini de kaybettikleri gözleniyor. Yani kadın kanser olunca hem işini hem de aşkını kaybedebiliyor. Bu da zaten ciddi bir fiziksel ve ruhsal travma yaşayan kadının psikolojik dengesini iyice altüst ediyor. Olayın bu boyutunu da kanser psikolojisi alanında ulusal ve uluslararası pek çok çalışmaya imza atan bir isimle konuştuk. Psiko-onkolojinin Türkiye'de kurucusu olan Prof. Dr. Sedat Özkan, kanser hastalığının tüm dünyada multidisipliner bir yaklaşımla tedavi edildiğini, ülkemizde ise genel olarak medikal tedavinin dünya standartlarında yapıldığını ancak psikososyal boyutun yeterince önemsenmediğini söyledi. Prof. Özkan, "Özellikle son yıllarda yapılan çalışma ve girişimler psiko-onkolojinin kanser tedavisindeki öneminin tartışmazlığını göstermektedir" dedi. HEM YAŞAMI HEM DE KADINLIĞI TEHDİT EDİYORİ.Ü İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi de olan Prof. Dr. Sedat Özkan, meme kanserini, "Benlik saygısını, cinselliği, yaşamı ve kadınlığı tehdit eden bir kriz durumu" olarak tanımladı. Kanserin kadının hem iş hayatını hem de sosyal ve özel ilişkilerini önemli ölçüde etkilediğini vurgulayan Prof. Özkan, sürecin kadında ciddi psikiyatrik sorunlara neden olduğunu söyledi. "Kronik hastalıklar ve hastalığın getirdiği olaylar o kişinin ailesinde ve ikili ilişkilerinde de kriz yaratır, birçok problem yaşatır, baş etme becerilerini değiştirir, duygusal tepkiler ve psikiyatrik bozukluklar ortaya çıkabilir. Özellikle beden imajını ve kadınlık algısını bu kadar yakından etkileyen bir durum kişide özgüven kaybı ve uyum güçlüğünden majör depresyona kadar geniş bir yelpazede psikiyatrik sorunlara yol açabilir. Bununla birlikte, aile üyelerinden birinin yaşadığı olumsuz durumlardan bütün fertler etkilenir. Unutulmamalıdır ki hem kanseri yaşayan kişi hem de yakınları bu zorlayıcı sürecin içinde bir aradadır. Kanser tanısının şoku, hem aile sistemini hem de diğer sosyal destek sistemlerini değiştirebilir. Hastalık sürecinde bazı aile üyeleri birbirine daha çok yakınlaşıyor, bazıları ise birbirinden uzaklaşıyor. EŞİN VEYA SEVGİLİNİN MEME KANSERİNİ ALGILAYIŞI Eşin veya sevgilinin kadını algısı ve ilişki tarzı, kadının kendini algılaması üzerinde önemli bir etkiye sahip oluyor. Kadınlık organları ile ilgili kanser, kansere özgü kaygı ve depresyonun dışında, kadına özgü kaygılar ve ilişki sorunlarına da yol açabiliyor. Burada hastalık öncesi ilişkinin durumu en önemli belirleyicidir. Eğer kadınla erkeğin ilişkisi sağlamsa, organ kaybı sonrası bu ilişki daha da güçlenebilir. Ama hastalık öncesi ilişkide sorunlar varsa, yaşanan sürecin ilişki üzerindeki etkisi de olumsuz olur." RÖPORTAJIN TAMAMI Kadın ruhu meme kanserini nasıl algılar?
İLGİLİ HABERLER
Çözüm memenin alınması mı? Her 100 Türk'ten 3'ü kanserin farkında
Prof. Vahit Özmen ise meme kanserinde erken tanı açısından önemli olan toplum tabanlı tarama mamografisinin ülkemizde yetersiz olduğunu söyledi, kadınların ilgisizliğine dikkat çekti. "Ancak kadınlarımız da meme kanseri konusunda yeterli bilgi ve bilinç düzeyine sahip değiller. Bu nedenle de teşhiste geç kalınıyor ve kadınlar bu hastalık yüzünden genellikle memelerini ve sağlıklarını kaybediyorlar" diye konuşan Prof. Özmen, meme kanseriyle ilgili soruları ise şöyle cevapladı:Meme kanseri eskiden yaşlı hastalığı olarak bilinirdi ancak günümüzde genç yaşlarda da sık karşılaşılıyor. Hastalığın görülme yaşının bu kadar düşmesini neye bağlıyorsunuz?
Batı toplumlarında son yıllarda meme kanseri sıklığında bir azalma gözleniyor. Bu azalma özellikle son 7-8 yılda menopozdaki kadınların kullandığı hormon replasman tedavisindeki keskin düşüş ile ilişkili bulunuyor. Gelişmekte olan ülkelerde ise meme kanseri sıklığında artış var. Gelişmekte olan ülkelerde ortalama ömrün uzaması, yaşam tarzının giderek batıya benzemesi, az doğurma, geç doğurma, süt verememe, kürtaj yaptırma, erken adet görme, geç menopoza girme, Beslenme alışkanlıkları, genetiği değiştirilmiş ve hormon katkılı yiyecekler, Stres ve çalışma zorunlulukları hem bu artışın hem de meme kanserinin nedenlerini oluşturuyor.
Kadınlar bu haberi mutlaka okumalı

No comments:

Post a Comment

Note: Only a member of this blog may post a comment.