Thursday, December 31, 2009

Yılbaşı gecesinin bedeli ağır olmasın

İSTANBUL - 'İstediğim kadar yiyip içeceğim' mantığı ile yılbaşı organizasyonuna girişmeyin, tek gecenin dahi çok şeyi bozabileceğini unutmayın." Bu uyarı, Diyetisyen Berrin Yiğit'e ait. Yiğit, yılbaşı gecesi yeme-içme konusunda aşırıya kaçmanın mide-bağırsak sorunlarına, baş ağrılarına, daha da önemlisi, ani kilo artışlarını neden olabileceğini söylüyor ve özellikle de zayıflama programında olanları uyarıyor. Peki 1 Ocak sabahına zinde ve formda uyanabilmek ve yılbaşı eğlencesinde alınacak kalorileri kontrol altında tutabilmek için o gece neyi ne kadar tüketmek gerekiyor? Kiloss Beslenme Danışmanlık Hizmetleri'nden Diyetisyen Berrin Yiğit, yılbaşı eğlencesinde aşırıya kaçmadan ve bedel ödemek zorunda kalmadan yiyip içmenin püf noktalarını şöyle özetliyor.İÇKİLERİNİZİ BUZLA SEYRELTİN, EN FAZLA ÜÇ KADEH İÇİN"Yılbaşı gecesi kendimi kısıtlamak istemiyorum" diyorsanız geceye, porsiyonları minik tutmakla başlayabilirsiniz. Kızartma, kuruyemiş ve tatlılar hariç her şeyin yarısını yemekle ilk adımı atabilirsiniz. Ancak önerim; alkol miktarını sınırlı tutmak için önceden kendinize söz verin. Geceye sodayla başlayın ve kendinize en fazla 2 kadeh alkol limiti koyun. Mesela Şarap veya light bira tercihi harika olur. Elinizde mutlaka içecek bir şey olsun istiyorsanız buzlu çay veya Diyet gazlı içecek olabilir. Yine şarap dahil içkilerinizi buzla seyreltebilirsiniz, o zaman 3 kadehe çıkmanızda sakınca olmaz.

YEMEĞE ÇORBAYLA BAŞLAYINYılbaşı yemeğine sebze çorbası gibi hafif ve az tuzlu bir kase çorbayla başlayın. Bu, doygunluğunuzu artıracağı için daha makul porsiyonlarla gözünüzü de midenizi de doyuracaktır. Kuruyemişlerden uzak durun, fazla kalori tuzakları olan aperatiflerden kaçınmak size ciddi kilo kontrolü sağlayacaktır.
Yeni yıl davetini siz veriyorsanız atıştırmalık sebze tabakları, minik mantarlı peynirler, lor peyniri topları, cherry domates peynir şişleri, kepekli etimek üzerine labne peynir, fesleğen yapraklı, ton balıklı ve somonlu kanepeler hazırlayabilirsiniz. Hindinizi, kestaneli pilav yerine fırında karışık sebzelerle servis edebilirsiniz. Tatlı olarak fırın poşetinde şekersiz pişmiş kabak tatlısını diyet dondurma ile servis edebilirsiniz. Ya da misafirleriniz için klasik tatları hazırlar kendinize ve formunu düşünenlere bu hafif lezzetleri sunabilirsiniz. EKSTRA KALORİYİ DENGELEMEK İÇİN KARDİYO YAPINYılbaşı günü alınacak ekstra kalorileri dengelemek üzere sabahtan yapacağınız kardiyo ağırlıklı Egzersiz çok faydalı olacaktır. Yeni yılda daha formda ve fit olmak istiyorsanız muhakkak bunun için bir tarih belirleyin aksi takdirde hiçbir zaman ulaşılamayacak bir hedef olarak kalacaktır.
Yılbaşı gecesinin bedeli ağır olmasın

Çok içmek, çok eğlenmek anlamına gelmez

İSTANBUL - Genelde insanlar, yılbaşında çok içmeye koşullanırlar. Ancak yılbaşı gecesi içki içmek zorunda olunmadığı, içmek isteniyorsa da çok içmek zorunda olunmadığı unutulmamalı. Acıbadem Maslak Hastanesi Psikiyatri uzmanı Doç. Dr. Kültegin Ögel, "Alkollü içkiler, genelde ilk veya ikinci kadehten sonra “öfori” adı verilen neşeli ve keyifli olma etkisini yaratır. Bundan sonra içilen kadehler, neşeyi azaltıp, sarhoşluk, saldırganlık gibi etkilere yol açabilir" dedi, önerilerde bulundu ve 'Tadında' içebilmek adına şunları söyledi:"Bu nedenle çok içmenin eğlenmeyi artırmadığı hatırlanmalı.İçki içmeden önce düzgün bir yemekle karın doyurulmalı. Özellikle yağlı yiyecekler yemek, alkolün emilimini azaltır. İçilen her alkollü içkiden sonra bir bardak alkolsüz içki içilmeli. Örneğin her kadeh şaraptan sonra bir bardak su içilebilir. Tuzlu yiyeceklerden kaçınılmalı. Böylece fazla alkol alma ihtiyacı azaltır. Çok içmek kadar hızlı içmek de olumsuz etkiler oluşturur. Dans ederken alkollü içkilerden kaçınılmalı. Çünkü dans ederken su kaybı fazla olur. Oluşan su kaybını gidermek için alkollü içki içilirse, alkolün zararlı etkileri artar. Susuzluğun giderilmesi için alkolsüz içkiler tercih edilmeli. Meyve yemeye özen gösterilmeli. Meyve, ertesi gün daha iyi hissettirir. Kısa ama geniş bardaklar, uzun ve ince bardaklarla aynı miktarda içki içerir. Ancak bir illüzyon nedeniyle kısa bardakların daha az sıvı içerdiğini düşünülür. Bu yanılgıya düşmemeye özen gösterilmeli. Bir bardak kahve ya da soğuk hava, çok alkol alan kişiyi kendinize getiremez. Bunlar sadece daha uyanık olma izlenimi verir.

Çok içmek, çok eğlenmek anlamına gelmez

Gece çok yiyebilmek için tüm gün aç kalmayın

İSTANBUL - Kutlamaları takip eden, yeni yılın ilk gününde, aşırı ve dengesiz beslenmenin getireceği olumsuz etkilerle karşılaşmamamız için Acıbadem Kadıköy Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel şu önerilerde bulundu:
Aşırı ve dengesiz beslenmenin yol açacağı sorunları sadece yılbaşı ile sınırlamamak gerekir. Düzenli, sağlıklı ve kaliteli yemek seçimi yapan, az ve sık besin tüketenler için, sadece yılbaşında diğer günlerden daha fazla Gıda almak çok fazla sıkıntı yaratmaz. Ancak düzenli bir beslenme planı olanların da yılbaşında gıdayı fazla alması, ertesi gün kısa süreli mide ve baş ağrıları, hazımsızlık ve şişkinlik problemlerine neden olabilir. Oysa aşırı ve düzensiz beslenen ve çeşitli Sağlık problemleri olan kişilerin bu kutlamalarda daha dikkatli olmaları gerekir. Bu kişilerin beslenmesi yılbaşı gecesi yine aynı düzensizlikle ve sağlıksızlıkla devam ederse, kilo alımı devam edeceği Diyabet, kalp, böbrek gibi sağlık problemleri de ilerletebilir.
AKŞAM HİNDİ-PİLAV İÇİN GÜNDÜZ SEBZE-MEYVEYıl boyunca her gün için beslenme planı dengeli ve düzenli olmalı, besin grupları tüm öğünlere eşit olarak dağıtılmalı. Ancak yılbaşı gibi özel günlerde, her günden daha farklı olarak, yemek çeşitliliği ve miktarları daha fazla tüketilebilir. Bu nedenle, akşam tüketilecek besinlerin daha fazla olacağı düşünülerek, gün içinde sebze ve meyve ağırlıklı, az ve sık yiyerek gün tamamlanabilir ve akşam için diğer günlerden fazla yemek yiyebilmek için opsiyon bırakılabilir. Gün içinde sebze ve meyve ağırlıklı beslenen sağlıklı bir kişi, klasik yılbaşı menüsü olarak bilinen kestaneli iç pilavı ve hindi etini aşırıya kaçmadan tüketebilir. Ancak bol salata ile desteklemesi faydalı olan bu menünün yanında, aşırı yağlı ve karbonhidratlı yiyeceklerin tüketilmemesine özen göstermelidir. Hindi etinin miktarı dışında, pişirilirken haşlama ya da ızgara yönteminin uygulanması da önem taşır.
BOL YAĞLI KURUYEMİŞ YERİNE KURU MEYVEKutlama sırasında yemeğin yanında alkollü bir içecek tüketiliyorsa alkol oranı en az olan içecekle tercih edilmelidir. Alkol oranı en düşük olan ve tercih edilmesi en uygun alkollü içecek olan Şarap, en fazla 1-2 kadeh tüketilmelidir. Alkol oranı yüksek içeceklerin miktar olarak fazla tüketilmemesi ve eşlik eden yiyeceklerin dengesiz, yağ ve karbonhidrat oranı yüksek yiyeceklerden seçilmemiş olması, ertesi gün yaşanacak olumsuzlukları da ortadan kaldıracaktır. Bir kuruyemiş tabağı hazırlanırken içinde çok fazla fındık, fıstık değil, daha çok leblebi ve kuru meyvelerin olmasına özen gösterilmelidir. Bu, yılbaşı akşamında hem sindirimin daha da zorlaşmasına engel olur, hem de kalori alımını azaltır.
Gece çok yiyebilmek için tüm gün aç kalmayın

At ve eşek etini nasıl ayırt edersiniz?

İSTANBUL - Türkiye dün Adana'dan gelen haberle sarsıldı. Çukurova Üniversitesi'nde, 3 bine yakın üniversite öğrencisinin barındığı kampus içerisindeki öğrenci yurtlarının yemek ihalesini alan firmanın at ve eşek eti kullandığı belirlendi. Yemek firmasının eti aldığı kasap dahil, diğer yemek şirketleri de takibe alındı.
Yine geçtiğimiz ay Adana'da 'at ve eşek etlerinin kalp rahatsızlığına iyi geldiğini, rahatlıkla yenilebileceğini' söyleyen Büyükşehir Belediye Başkan Vekili ve MHP Grup Sözcüsü Mustafa Tuncel görevinı Zihni Aldırmaz'a bırakmıştı.
Ucuz fiyata satılan bu etler; kıyma, salam, sucuk olarak denetimsiz kasap ve marketlerde halkın karşısına çıkıyor, ciddi Sağlık problemlerini de beraberinde getiriyor ve siz farkında olmadan birçok hastalığa da davetiye çıkartıyor. Peki bu riske düşmemek için ne yapmalı? Dana eti ile eşek - at etini nasıl ayırt edilmeli?
İstanbul Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Ana Bilim Dalı'nda görevli Prof. Dr. Bülent Nazlı at ve eşek eti ile dana eti arasında farklıları ve tüketicilerin bilmesi gereken noktaları ntvmsnbc için yorumladı:Lop et yani kemiksiz etler ayırmak oldukça zor. At ve eşek etinin özellikleri var ancak uzman veya deneyimli olmak lazım. Aksi takdirde ayırt etmek çok zor.
1) AT-EŞEK ETİ CİĞERE YAKIN RENKTEDİRMesela at ve eşek eti koyu kırmızı renkte olur, dana eti ise daha açık kırmızıdır. At eti özellikle hava ile temasa geçtiği zaman neredeyse ciğere yakın renk alır.
2) LİFLERİ ÇOK SERTTİRMesela at etinin lifi çok serttir. Çiğnendiğinde sertliği anlaşılır. Ancak bazı sığır etleri de sert olabilir.
3) YAĞI SARIDIRAt etinin yağı bayağı sarıdır. Ama buna paralel yine çok yağlı sığır ve dana etleri de sarı renk alabilir.
4) TADINDA FARK YOK Tadında ise herhangi bir fark yoktur. Yemeklerde sos ve baharatlarla hazırladıkları için ayırt etmek daha zor. Mesela Avrupa'da at eti çok değerli ve pahalı.

Türkiye'de ise öyle bir alışkanlık yok. Dolayısıyla tüketicilerin böyle bir ayrıma varmaları çok sınırlı.
3 bin kişi bile - ki bu çok büyük bir Deney demek - şüphelenmemiş, dolayısıyla bu etleri ancak kemikli haldeyken ayırmak gerekir. Bunun haricinde bu ayırım için laboratuar metodları var. Et ne olursa olsun, yapısına göre ayırabiliyoruz.
KÜÇÜK MARKET VE KASAPLARA DİKKATAt ve eşek eti riskinin büyük marketlerde olmaması lazım. Ancak küçük marketler ve kasaplarda söz konusu olabilir. Burada tehlikeli olan konu; etlerin kaçak ve kontrolsüz olarak devreye girmesi... Hiçbir veteriner hekim kontrolünden geçmediği için her türlü hayvansal köken hastalığı içerebilir. Bunlar Gıda olarak insanlara geçer ve çeşitli hastalıklara sebep olabilirler.
Bu etler, hiçbir kontrolden geçmediği ve hijyenik koşullarda gerçekleşmediği için hayvansal kökenli tehlike (ki bunları biz fiziksel, kimyasal ve biyolojik tehlikeler diye adlandırıyoruz) içerebilir. O nedenle risk tabii ki var. İnsanlar bunu yedikleri zaman gıda kökenli hastalıklara yakalanabilirler. Gıda zehirlenmeleri ya da gıda enfeksiyonları yaşayabilirler. Eğer hayvanlar, doğadan beslenirken bir takım kimyasal tehlikeleri de aldılar ise bunlar da insanlara geçebilir. Sonuçları kısa sürede açığa çıkabileceği gibi daha sonraki zamanlarda da belirebilir. Dolayısıyla burada "gıda güvenliği" sorunu söz konusu.
Denetimler yetersiz olduğu sürece insanların maalesef ekonomik parametreler için bu tür riskleri almaları kaçınılmaz oluyor.
GIDA GÜVENLİĞİ UZMANI VE VETERİNER HEKİM ŞARTBu nedenle "gıda güvenliği uzmanı" ve "veteriner hekim" şart. Çünkü konu direkt olarak hayvan ve hayvansal tehlikeyle ilişkilendirildiği için bunları anlayan bir uzmanın olması gerekiyor. Zaten Avrupa Birliği'nde de "gıda hekimliği" var. Bunları denetleyen kuruluşlar yani "veteriner ofis"leri mevcut. Bu tür hayvansal kökenli, onlardan ya da ürünlerinden geçen hastalıklardan insanları korumak için veteriner hekimler görevlendirilmiş durumda.
BU TÜR OLAYLAR BİTMEZ ÇÜNKÜ... Ancak Türkiye'de bu önemin yeterince anlaşılamadığı ve veteriner hekimlere böyle görevler verilmediği için bu gibi olaylar bitmiyor ve bitmezde...
İnsanlar, hayvanlardan daha zayıf. Düşünün; hayvanlarda ne yapıyorsa insanlarda da aynı etkiyi gösterecek. Bu tür etler yendiği zaman kısa süreli hastalıklara (zehirlenmeler ve enfeksiyonlar) neden oluyor. Eğer kuvvetli miktarda mikrop alınmışsa ya da etlerin toksini alınmamışsa ölümlere dahi yol açabiliyor. Şöyle anlatmak gerekirse; toksin, zehir demek. Mikropların bazırları toksin çıkartır. Eğer bu toksinler yaygın bir şekilde bulunuyorsa bunları pişirerek dahi engelleyemezsiniz. Çünkü bu toksinler, ısıya dayanıklıdır ve pişmiş ette de tehlikesini sürdürebilir.
Öte yandan kimyasal tehlikeler de var. Bu tür hayvanlar, nerede nası beslendiği belli olmadığından bir sürü kimyasal tehlikeyi de taşırlar. Tarım ilaçları veya kimsayal ilaçlar içerebilirler ki bunları da insanlar direkt olarak alırlar. Bu kimyasallarda uzun süreli hastalıklara neden olur. Belirtileri hemen çıkmayabilir, 3-5 sene sonra belirebilir.
Burada gıda güvenliği sorunu var bunun denetimleri sık sık yapılmalı. Adana'da bu tür olaylara rastlanıyor.
DOMUZ ETİ DE UCUZTek tırnaklılarla beraber domuz eti de var. Özellikle yaban domuzları çok ucuz olduklarından kıymalara, sucuklara, salamlara karıştırabilir. Yemeklerde ise belli bir sosla ve yağla hazırladığından lezzetinde ödün kaybı olmaz.
Domuz etini kişi diğer etlerden daha kolay ayırabilir. Evcil domuzlarda bu ayırım daha kolaydır. Eti bembeyazdır ve yağları daha belirgindir. Ancak yaban domuzu olduğu zaman iş biraz daha farklı. Kemiksiz eti, sığır etine benzer ve anlaması güçtür.
Böyle bir yanlışa düşmemek için kişi hazır kıyma veya parça et almayacak, kasabın teşhir dolabında gördüğü kemikli etten isteyecek. Çünkü gerek at gerek domuz eti olsun farketmez, etler parçalandıktan sonra ayırt etmek güçleşiyor. Bunun için ancak laboratuar analizi gerekiyor.
Lokanta ve umuma açık yerlerde de gıda güvenliği tehlikesi var. Bu nedenle denetimlerin arttırılması ve denetimi yapan kişilerin eğitimli ve bilirkişi olması şart. Bu hekimsel bir konu, hatta doktorluktan daha zor bir meslek. Çünkü bir sürü hayvan var ve bunlar hem canlıyken denetim altında tutuluyor hem de kesildikten sonra hekimlerin muayene meteryali haline dönüşüyor.
KİMLER RİSK GRUBUNDA?Hamileler, çocuklar, yaşlılar ve bazı hastalıklara sahip olan bireylerin bağışıklık sistemi daha zayıf olduğundan risk grubu oluşturuyorlar. İçinde mikrobiyolojik ya da kimyasal etkiler taşıyan sakıncalı etler, her türlü hastalığı beraberinde getirebiliyor. Özellikle beben ve anne beslenmesi aynı paralelde geliştiği için annenin aldığı tehlikeler, bebek için de geçerli olacaktır ve mutlak suretle zararı dokunacaktır.
Bu nedenle yaşlı evleri, kreşler, okullar, hastaneler gibi toplu tüketime açık mecralarda daha çok dikkat edilmelidir. Burada görev alan satın alma müdürlerinin ve personelin bilinçli olmaları ve veteriner hekim kontrolünden geçmiş etleri tercih etmeleri gerekir.
BESİN ZEHİRLENMELERİ NEDİR? Bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, kramp gibi birçok hastalığın belirtisi olabilecek yakınmalar vardır. Eğer bu yakınmalar, son 3 gün içinde bir mikroorganizma ya da bunun zehiri bulaşmış bir besinin yenmesi sonucu ortaya çıkıyorsa, bu hastalığa besin zehirlenmesi denir.
Besin zehirlenmesi belirli bir alanda bir çok kişiyi etkileyebilir ya da salgınlar şeklinde görülür. Bazı durumlarda ise tek bir kişinin yediği besin sonucu zehirlenmesiyle meydana gelir. Dünyada oldukça sık karşılaşılan ve önemli bir sorundur. Hastalığın şiddeti zehirlenmeye neden olan mikroorganizmanın cinsine göre değişir. Eğer zehirlenme, bebeklerde ya da yaşlılarda ortaya çıkıyorsa daha ciddi seyreder ve ölümlere yol açabilir. Çünkü bu kişilerin vücutlarındaki sıvı miktarı yetişkin bir bireye göre daha azdır.
DOKTORA BAŞVURUN! Eğer 2 günden fazla süren ishal varsa (kanlı ishal de olabilir), bir günde 4-5 kez dışkılama varsa, kişinin ateşi yüksekse, karın ağrısı varsa mutlaka doktora başvurulmalıdır. Kusma sürekli ise ve özellikle bebeklerde ve yaşlılarda görülüyorsa sağlık kontolünden geçmek gerekir.
At ve eşek etini nasıl ayırt edersiniz?

5 yaşındaki çocuk nasıl beslenmeli?

İSTANBUL - Bu sürecin hatta yetişkin birer birey haline gelindiğinde oluşabilecek Sağlık sorunlarıyla bile ilinti olduğunu belirten Amerikan Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Diyetisyen Ayça Ilıca Murat, bu dönemde doğru beslenme alışkanlıkları kazanma konusunda anne, baba ve aile büyüklerinin önemli birer örnek teşkil ettiğini vurguladı, süreç hakkında şu bilgileri verdi:
"Bu yaş grubundaki çocukların günlük olarak her besin grubundan tüketmesi sağlanmalıdır. Bu besin grupları süt ve süt ürünleri, et grubu, sebze–meyve grubu, yağ grubu ve tahıllardan oluşmaktadır. Yapılan fiziksel aktivite göz önünde bulundurularak çocukların günlük beslenme düzeni ayarlanmalıdır. Bu dönemde özellikle dikkat edilmesi gereken bir nokta kahvaltı yapma alışkanlığının oluşturulmasıdır. 1-2 dilim peynir çeşitleri, tam tahıllı ekmek, zeytin, pekmez-bal, süt, haftada 2-3 kere yumurta veya omlet, taze meyve, evde yapılmış kuru meyveli kek veya börek çocukların kahvaltılarında olabilecek gıdalardır.TEMEL GIDALARIN YETERLİ MİKTARDA ALINMASI ÖNEMLİBu yaş grubu çocukların oldukça aktif oldukları ve gelişimlerinin en yüksek düzeyde seyretti düşünülerek gereksinimleri karşılayacak hem besleyici değeri yüksek hem de çocukların severek tüketebileceği gıdalarla beslenmesi gerekmektedir. Her zaman olduğu gibi her öğün kendi içerisinde yeterli miktarlarda karbonhidrat, protein ve yağ içermelidir. Mutlaka kahvaltı arkasına ara öğün, öğle yemeği, bunu takip eden 1 veya 2 küçük ara öğün ve akşam yemeği Okul çocuğunun gereksinimlerini karşılayacak yemek sistemidir. Özellikle çocukların ana öğünlerde temel besin grubumuz olan ekmek ve ekmek türevi olan çorba–pilav–makarna gibi gıdalar, et/ tavuk haftada en az 1 gün balık ve mevsiminde olan herhangi bir sebze yemeği, bunun yanında oldukça önemli kalsiyum kaynakları olan süt ve yoğurt hem ana öğünlerde hem de ara öğünlerde tükettirilmelidir.HÜCRE YENİLENMESİ İÇİN PROTEİNBüyüme ve gelişme sırasında vücutta meydana gelen bir çok mekanizmada proteinlere önemli görevler düşer. Eğer vücudumuz protein alamazsa vücut hücreleri yenilenemez. Bu durumda büyüme yetersiz kalır. Vücut için temel protein kaynakların yiyeceklerimizden sağlanır.Proteinler bitkisel ve hayvansal kaynaklar olmak üzere iki kaynaktan elde edilir. Hayvansal kaynaklar yumurta, et, tavuk, balık, deniz ürünleri, süt,y oğurt gibi kaynaklardır. Proteinlerin bitkisel kaynakları ise kurufasuyle, nohut, mercimek gibi kurubaklagiller ve tahıl ürünleridir. Tabii bunların dışında hayatın başlangıcında aldığımız en değerli protein kaynağı anne sütüdür. Hayvansal kaynaklı proteinlerin biyoyararlılığı yüksektir. Yani vücudumuz bu proteinlerden daha çok yararlanır. Bitkisel kaynaklı proteinlerin vücut tarafından kullanımı ise daha düşüktür. Hayvansal besinlerin içinde proteinin vucüt tarafından en iyi kullanıldığı gıdalar anne sütü ve yumurtadır. Her ikisinde de bulunan proteinlerin neredeyse tamamı vücudumuz tarafından kullanılır. Bu yüzden yumurta ve anne sütündeki proteinler “örnek protein ” olarak adlandırılırlar.Çocuklarda büyümenin devam etmesi sebebiyle protein gereksinimi fazladır. Her yaş grubu için protein gereksinimi farklıdır. Alınan protein kaynaklarının vücudun kolay kullanabileceği kaynaklardan olması gerekir. Bu nedenle bitkisel kaynaklı proteinlerle beraber hayvansal kaynaklı proteinler de beslenmede kullanılmalıdır. Proteinin eksik alınması çocuklarda büyümeyi ve zihinsel gelişimi etkileyebilir.Büyüme-gelişme sorunları oluşabilir. Ayrıca proteinin vücutta bir çok önemli reaksiyonda yer aldığını düşünürsek bu reaksiyonlarda da aksamalar gerçekleşebilir.
AİLENİN BESLENME ALIŞKANLIKLARINI ÖRNEK ALIRÇocuklar genellikle renkli yiyecekleri severler. Bu nedenle özellikle et yedirmekte zorlanıyorsanız köftesini sebzelerle karışık pişirebilirsiniz veya tabağını renkli biberlerle, havuçla süsleyebilirisiniz. Ancak çocuklar çoğu zaman ailenin beslenme alışkanlıklarını örnek alırlar. Örneğin akşam yemeği için çocuğunuza etli bezelye gibi yemekler yapıyor ama siz bu yemeği sevmediğinizi söylüyorsanız O da yemeyecektir. Bu yüzden özellikle yemek seçen çocuğunuzla beraber sofraya oturmaya ve aynı yemekten yemeye özen göstermelisiniz.
Proteinli gıdaların yapısı yüksek ısıda bozulur. Bu nedenle yüksek ateşe maruz kalmaması ve kavrulmaması gerekir. Orta veya kısık ateşte pişirilmesi daha doğru pişirme teknikleridir. Ayrıca et, tavuk gibi gıdaların yağda kızartılması durumunda zararlı bazı kimyasal maddeler oluşur. Bu maddeler özellikle kanserin öncü maddelerini oluşturabilir. Bu nedenle et, tavuk gibi gıdaları kızartmak yerine haşlama veya fırında pişirme yöntemleri tercih edilebilir. Balıklar buğulama yapılabilir veya fırında pişirilebilir. Yumurta haşlanırken de rafadan değil tam olarak haşlanmalıdır.Böyle pişirilirse proteinin vücut tarafından kullanımı daha fazla olur. ÇOCUK ABUR CUBURLA KARNINI ŞİŞİRMEMELİBu yaş grubunda anneleri en çok üzen ve telaşlandıran konulardan bir tanesi çocuklarının iştahsız olup yemek yememeleridir. Çocuğumu doyuramıyorum, aç kalıyor düşüncesiyle ne yapacaklarını şaşıran anneler, doğru sandıkları bir çok yanlış yaparak yemek yemeği, ya çocukları için işkence haline getirirler ya da kendileri için büyük bir tehdit unsuru oluştururlar. Çocuklarda iştahı etkileyen en büyük etkenlerden birisi öğün aralarında abur-cuburla karnını doyurmalarıdır. Buna bağlı olarak doygunluk hisseden çocuk ana öğünlerde yemek yemeği reddedecektir. Oyalamak için ana yemek öncesi çocuğunuzun eline tutuşturduğunuz bir gofret veya bir dilim kek onu tıkayacak ve sofrada yiyecekleri reddetmesine neden olacaktır. Bu tip durumlarda çocuğun sofra düzenine alışık olması çok önemlidir. Çocuğunuz bir yaşına geldiğinde artık aile sofranıza oturur hale gelmeli ve yemek zamanının aile ile bir araya gelinen, herkesin yemek yediği eğlenceli bir vakit olduğunu öğrenmelidir. Bunun yanı sıra çocuğunuz gereksinimlerini karşılayacak küçük ara kahvaltılar ya da meyveler, kahvaltı ile öğle yemeği arasında, öğle yemeği ile akşam yemeği arasında verilebilir ancak bu ara öğünler iştahı kapatacak miktarda ve ana öğün saatine çok yakın olmamalıdır. Ayrıca yemek tabaklarının çocuğunuzun ilgisini çekecek tarzda renkli ve eğlenceli olması, tabağına yiyebileceği kadar yemek konması çocuğunuzun çok daha istekli yemek yemesini sağlayacaktır. Bunların dışında çocuğunuzla beraber Alışveriş yapmanız, sofra hazırlanırken yardım istemeniz hatta onun da yemek hazırlanmasında katkıda bunmasına fırsat tanımanız çocuğunuzun yemek yeme isteğini artırıcı yönde olumlu etkiler oluşturacaktır.
5 yaşındaki çocuk nasıl beslenmeli?

Fast food diyabeti etkiliyor

Beslenme alışkanlıklarının değiştiği günümüzde, daha kolay ve daha çabuk karın doyurmak için tercih edilen "fast food" türü yiyeceklerin Diyabet riskini neredeyse 2 kat artırdığı bildirildi.
ABD'deki Boston Üniversitesinde görev yapan Julie Palmer, her iki yılda bir Beslenme alışkanlıkları ve Yaşam biçimlerine ilişkin sorular yönelttiği ve düzenli olarak Doktor kontrolünden geçirilmelerini sağladığı 44 bin 72 kadını 10 yıl boyunca gözlemledi.
'Fast food' diyabeti etkiliyor

"Fast food" diyabet riskini artırıyor

İtalyan Haber ajansı ANSA'da çıkan habere göre, ABD'deki Boston Üniversitesinde görev yapan Julie Palmer, her iki yılda bir Beslenme alışkanlıkları ve Yaşam biçimlerine ilişkin sorular yönelttiği ve düzenli olarak Doktor kontrolünden geçirilmelerini sağladığı 44 bin 72 kadını 10 yıl boyunca gözlemledi.



Araştırma, haftada bir veya iki kez "fast food" türü yiyecekler tüketen kadınların bu 10 yıllık süre zarfında kilo aldıklarını ve Diyabet hastalığına yakalanma risklerinin bu tür bir alışkanlığı olmayanlara nazaran neredeyse 2 kat arttığını ortaya koydu.
"Fast food" diyabet riskini artırıyor

Horlama aşkı bitiriyor


Ordu Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Fatma Küçüker, Ordu Devlet Hastanesi bünyesinde geçen mart ayında açılan uyku laboratuvarının Türkiye'de devlet hastaneleri bünyesinde bir ilk olduğunu ve şu ana kadar horlama şikayeti ile gelen 150 dolayında hastanın tedavi gördüğünü bildirdi.
Horlamanın çeşitli nedenleri olduğunu anlatan Küçüker, şu bilgileri verdi:“Horlama, ağız ve burun arkasındaki hava yolunda darlık olduğunda ortaya çıkan gürültü biçimindeki ses olarak biliniyor. Sebebi dengesiz Beslenme, boğaz-burun bölgelerindeki rahatsızlıklar ve hastanın yatak üzerinde dengesiz yatması olabiliyor. Alkol ve Sigara da aynı şekilde horlamaya neden olabilir. Yine kişi eğer çok yorgun ise horlama başlar. Burada önemli unsur horlamanın sürekli olmasıdır.”Çocuklarda görülen horlamaların ise genellikle kilodan kaynaklandığını ve bu konuda ailelerin daha dikkatli olması gerektiğini belirten Küçüker, horlamanın ciddi bir sorun teşkil ettiğini kaydetti.Horlamanın sosyal olarak evli çiftler arasında da soruna neden olabildiğini vurgulayan Küçüker, şunları dile getirdi:“Horlayan kişi ailenin diğer bireyleri için de uykusuz gecelerin sorumlusu tutulur. Horlayan kişi Tatil ve iş gezilerinde istenilmeyen oda arkadaşı olur. En önemlisi evli çiftler ilk olarak yataklarını ayırır, sonra odalarını ayırır, sonuçta da bu boşanmaya kadar gidebilir. Bu nedenle horlama hali hafife alınmamalı.”TEDAVİHorlamanın tedavi yöntemleri hakkında bilgi de veren Dr. Küçüker, çeşitli önerilerde bulundu.Yetişkin kişilere Spor yapmalarını öneren Küçüker, “Horlayan kişiler uyku ilaçları, sakinleştirici ve antihistaminik denilen Alerji ilaçlarını uykudan önce almamalı. Uykudan 4-5 saat önce alkol almaktan kaçınılmalı. Uykudan 3 saat önce ağır yemek yenilmemeli. Aşırı yorgunluktan sakınmalı. Uykuda sırt üstü yatmak yerine yana yatmak tercih edilmeli. Aileler, çocukların kilo almasının önüne geçmeli. Kişinin burun ve boğazında rahatsızlık söz konusu ise mutlaka hekime başvurulmalı” diye konuştu.Ordu Devlet Hastanesi bünyesinde faaliyet gösteren uyku laboratuvarı hakkında da bilgi veren Küçüker, horlama şikayeti ile gelen hastaların öncelikli olarak yakınlarından uyku halindeki durumuyla ilgili bilgi aldıklarını belirten Küçüker, “Daha sonra hastalar bir gece burada uyutularak gece uyku hali gözlemleniyor. Horlamanın nedenleri tespit ediliyor. Eğer horlamanın sebepleri arasında kişinin burun ve boğaz kısmı ile alakalı ise tedavi o yönde yapılıyor” dedi.
Horlama aşkı bitiriyor

Fast food da diyabet riski

İtalyan Haber ajansı ANSA'da çıkan habere göre, ABD'deki Boston Üniversitesinde görev yapan Julie Palmer, her iki yılda bir Beslenme alışkanlıkları ve Yaşam biçimlerine ilişkin sorular yönelttiği ve düzenli olarak Doktor kontrolünden geçirilmelerini sağladığı 44 bin 72 kadını 10 yıl boyunca gözlemledi.Araştırma, haftada bir veya iki kez "fast food" türü yiyecekler tüketen kadınların bu 10 yıllık süre zarfında kilo aldıklarını ve Diyabet hastalığına yakalanma risklerinin bu tür bir alışkanlığı olmayanlara nazaran neredeyse 2 kat arttığını ortaya koydu.
Fast food'da diyabet riski

İşte yaşlanmayı durduran besinler


nyildiz@hurriyet.com.tr
Vücudunuz 60'ınızda aklınıza geldiğinde herşey için çok geç olmuş olabilir. Oysa sağlıklı beslenerek olduğunuzdan 20
Nilgün Yıldız yazıyoryaş daha genç gösterebilirsiniz. Konuyla ilgili görüştüğümüz Dr. Hasan İnsel gençlik için Akdeniz tipi beslenmenin şart olduğunu söylüyor. Düzenli Sağlık kontrollerinin önemine değinen İnsel, yaşlanmayı durduracak besinler hakkında da bilgi verdi. Beslenme ile yaşlanma gerçekten bağlantılı mıdır? Beslenmenin yaşlılık üzerinde nasıl bir etkisi vardır?Evet, yaşlılık ile beslenme arasında gerçekten bir bağlantı vardır. Uygun ve yeterli bir beslenme tarzı ile yaşlanmanın etkileri engellenebilir, yavaşlatılabilir veya ortadan kaldırılabilir. Beslenme sadece kaliteli yaşlanma değil, kronik hastalıkların da nedeni ya da tedavisi olabilir. Örneğin yapılan son araştırmalar gösteriyor ki kanserlerin oluşmasında yanlış beslenmenin etkisi yüzde 30 gibi çok yüksek oranda. Bugün artık biliyoruz ki doğru ve bilinçli beslenme, hareketli Yaşam ile birleştiğinde kilo kontrolü için en doğru yol. Kilo kontrolü de bugüne kadar bilinen en etkili antiaging önlem, yani gençliği koruyup, yılların etkilerini yavaşlatmanın ve saatleri durdurmanın en etkili yolu. Akdeniz tarzı beslenme zamana meydan okuyor
Nasıl bir beslenme düzeni olmalıdır?
Dr.Hasan İnsel'den ipuçlarıGenel olarak Akdeniz tarzı beslenme düşünülmeli. Gün içerisinde ortalama 25-30 g posa alınmalı. Bunun için de günlük 5-9 porsiyon şeklinde sebze ve meyve tüketilmeli. Ekmek, makarna, pirinç gibi tahılların esmer olanları tercih edilmeli. Her gün 1 avuç kadar kavrulmamış fındık, ceviz ve badem gibi kuruyemişlerden yenilmeli. Haftada en az 2 kez kurufasulye, nohut, mercimek gibi bakliyat çeşitleri yenilmeli. Protein kaynağı olarak kırmızı et yerine balık tercih edilmeli. Balık çeşitlerinden omega-3 miktarı daha yüksek olan somon, uskumru, ton, sardalya gibi yağlı balıklar ın tüketimine dikkat edilmeli. Bunlara ek olarak günlük ihtiyacı olan sıvı tüketimi ihmal edilmemeli. Yemeklerin hazırlanmasında zeytinyağ, fındık yağı gibi bitkisel sıvı yağlar kullanılmalı. Bunların da miktarlarında aşırıya kaçılmamalı.
Hangi besinler ömrü uzatmaya yardımcı olur?Antiaging diyetin genel rehberi kalori kısıtlaması yapmak ve doymuş yağ alımını azaltmak, tuz ve şeker alımını kısıtlamakla birlikte rafine edilmemiş tahılların, yağlı balıkların ve taze sebze ve meyvelerin tüketimini arttırmaktır. Bu genel önerilere ek olarak antiaging'de rol oynayan spesifik besinler vardır ve bu besinler günlük beslenmede yer almalıdır:AVOKADOGenellikle bir sebze gibi tüketilen bu meyve vücutta kötü kolesterol seviyelerinin azaltılmasına yardımcı olabilen faydalı tekli doymamış yağ asitlerinin iyi kaynağıdır. E vitamini deposu olarak avokado, cildin yaşlanmasını önler ve sağlıklı bir cilt yapısının oluşturulmasını sağlar. E vitamini aynı zamanda menapozal sıcak basmalarının da azaltılmasına yardımcı olur. Içeriğindeki potasyum ile ödem ve yüksek kan basıncını önler. ORMAN MEYVELERİBöğürtlen, ahududu, siyah üzüm, yaban mersini gibi koyu renkli meyveler serbest radikaller ve yaşlanma ile oluşan hasarlara karşı vücudun korunmasına yardımcı olan güçlü antioksidanlardan flavonoidler olarak bilinen fitokimyasalları içerir.LAHANAGİLLERLahanagiller ailesi lahana, brüksel lahanası, karnabahar, brokoli, karalahana, brüksel lahanası, turpdan oluşmaktadır. Bu sebzeler toksin ve kansere karşı vücudun savaşmasını karşı koymasını destekler. Bu sebzelerden günde en azından 100g kadar tüketilmelidir. Mümkünse çiğ veya az pişirilmiş olarak yenilmeli böylece önemli enzimleri bozulmadan kalır.
SARIMSAKGünde 1 diş çiğ sarımsak yemek, vücudu kanser ve kalp hastalıklarına karşı korunmaya yardımcı olabilir. Sarımsağın kardiyo koruyucu etkisi tescillenmiş olmakla birlikte yapılan bazı çalışmalarda kolesterol seviyelerini azalttığı ve aspirinden daha etkili bir şekilde kanı sulandırdığı saptanmış. Farklı çalışmalarda da her gün düzenli sarımsak yiyen kişilerin kansere yakalanma riski yemeyenlere göre yüzde 50 daha az bulunmuş. ZERDEÇALZerdaçalın son zamanlarda yapılan çalışmalarda anti-inflamatuar ve antioksidan etkisi ile vücudun toksinlerle ve serbest radikallerle savaşmada önemli rolü olduğuna dair kanıtlanmış. Zerdaçalın karabiber ve zeytinyağ ile birlikte kullanılması emilimini arttırır. Salatalara 1 tatlı kaşığı kadar böyle bir karışım ile zenginleştirilebilir.KURUYEMİŞLERÖzellikle ceviz başta olmak üzere fındık, badem, yer fıstığı, şam fıstığı gibi birçok kuruyemiş çeşidi minerallerin iyi kaynağını oluşturmaktadır. Yüksek kalorisine rağmen bunlar potasyum, magnezyum, demir, çinko, bakır ve selenyumdan zengindir. Aynı zamanda kuruyemişlerin beslenmede yer alması sindirim ve immün sistemin fonksiyonlarını arttırabilir. Bunun yanısıra kolesterol seviyelerinin de kontrol edilmesine yardımcı olur. Küflenmiş yağlı tohumlardan sakınılmalıdır.TAHILLI GIDALARTahıllar yani kompleks karbonhidratlar beslenmenin önemli bir kısmını oluşturmalıdırlar. Kepekli makarna, kepekli pirinç ve bulgur iyi bir kompleks karbonhidrattır. Posa içeriği yüksektir. Normal makarna ve pirince göre iki kat daha fazla B vitaminlerini içerirler. Bulgurun aynı zamanda protein içeriği zengindir. Şekerli ve işlenmiş gıdalar gibi basit karbonhidratlar ne kadar zararlıysa, tahıllar gibi komleks karbonhidratlar o derece yararlıdır.
Hangi besinlerden uzak durmalı?Yağda kızartılmış ve kavrulmuş yiyecekler fazla kalorilidir Tam yağlı süt ve süt ürünleri yerine az yağlı süt, yoğurt, peynir çeşitleri daha az doymuş yağ içerirlerRafine edilmiş besinler (beyaz ekmek, beyaz un, beyaz pirinç gibi) glisemik indeksi yüksek olduğundan insülin direnci oluşturabilir, kilo alınmasına neden olabilirPoğaça, börek, kek, kurabiye gibi fırıncılık ürünleri çokluk beyaz un, şeker ve yağ karışımları nedeniyle özellikle yaş ilerledikçe tolere edilmesi zorlaşır.Şekerli içecekler içeriğindeki fazla miktarda şekerden dolayı genel sağlığa negatif etkide bulunur.Katkı maddesi içerikli, işlenmiş yiyecekler (sosis, salam, sucuk, tütsülenmiş besinler) vücuttaki antioksidan kapasitesini azaltır.
Yaşlanmayı geciktirmek için başka neler yapılmalı?Yaşlanmayı geciktirmek için yapılması gerekenleri beş ana başlık altında toplayabiliriz, bunlardan biri zaten yukarıda anlatılan beslenme konusudur.1) Yıllık sağlık kontrolleri yani check-up yapılması. Doktor tarafından yapılan önerilerin aynen uygulanması.2) Sağlık riskleri konularında bilgilenmek. Artık kişiler de sağlıklarından doktorlar kadar sorumlu olmalıdır ve doktorları ile el ele iş birliğinde sağlıklarında yön vermelidirler. 3) Dengeli, bilinçli ve sağlıklı beslenmek, kilo kontrolü.4) Hareketli yaşam ve düzenli Egzersiz yapılması.5) Pozitif yaşam ve Stres yönetimi.Bunların hepsi sağlığımıza eşit değerde katkı yapmaktadır. Bir tanesinin eksikliği diğerlerinin yararını çok azaltmaktadır. Bu nedenle hepsinin birlikte uygulanması bize sağlıklı ve uzun yılların kapısını açmaktadır.

İşte yaşlanmayı durduran besinler

YILBAŞI GECESİNE ÇOK ÖZEL LEZZETLER

Balkabağı Çorbası



Malzemeler



1300 gr Balkabağı



4 Su Bardağı Süt



1 Su Bardağı Su



1 Soğan



4 Yemek Kaşığı Krema



2-3 Diş Karanfil



Yarım Demet Dereotu



Tuz, Karabiber



Toz Müskat



Kreton Ekmek (üzerine)







Hazırlanışı: Balkabağını soyup ufak dilimleyin ve derin bir tencereye alın. Üzerine sütü ve suyu ilave edin. Tuz, biber, müskat, soyulmuş soğan ve karanfilleri ekleyin. Kabaklar iyice yumuşayana kadar en az 40 dakika kaynatın.



Ateşten alınca soğan ve karanfilleri çıkarın. Kalan çorbayı mikserden veya tel süzgeçten geçirin. Sıcak olarak tabaklara paylaştırın.



Her tabağa bir kaşık krema, bir tutam ince kıyılmış dereotu ve kreton ekmeklerilave edip hemen servis yapın.



Pastırmaya sarılı deniz tarağı ve humus



Malzemeler



16 adet deniz tarağı



16 dilim (çemeni alınmış ve çok ince dilimlenmiş) pastırma



100 gr. tereyağı



2 çorba kaşığı pulbiber



2 çorba kaşığı doğranmış frenk soğanı



5 çorba kaşığı zeytinyağı



humus için



150 gr. nohut



150 gr. tahin



limon suyu (1,5-2 limon)



1 diş sarımsak



1 çay kaşığı kimyon



tuz



Hazırlanışı: Bir çırpıda yutuverilecek kadar minik, bir o kadar da lezzetli bu atıştırmalığı hazırlamak biraz zaman alsa da denemeye değer. Bir gece önceden suya yatırdığınız nohutları iyice yumuşayana kadar haşlıyorsunuz. Haşlanmış nohutların kabuklarını aldıktan sonra tahin, limon suyu, sarımsak, kimyon, tuz ekleyip pürüzsüz bir kıvam alana kadar mutfak robotunda çekiyorsunuz. Humusunuz hazır... Bu arada pastırma dilimlerine sardığınız tarakları da dolaba kaldırıyorsunuz. Sıra geliyor lezzetin pekiştirilmesine… Tereyağını kızdırıyorsunuz, tabii kırmızı biber eklemeyi de unutmuyorsunuz. Bu karışımı da bir kenarda beklemeye alıyorsunuz. Son olarak da zeytinyağı eklediğiniz frenk soğanlarını robotta çekiyorsunuz. Bunlar servis öncesi ön hazırlık aşamaları. Sıra servise gelince; önce humusu ocakta bir parça ılıtıyorsunuz. Taraklar ise dışları yağlandıktan sonra doğru fırına (220 dereceye ayarlanmış) atılıyor… İçleri hafif çiğ kalacak şekilde üç dakika pişiriyorsunuz. Tabağa önce humusu, sonra tarakları koyuyorsunuz. Son olarak da üzerine önceden hazırlamış olduğunuz yağı gezdiriyor, sıcak olarak servis ediyorsunuz.



Mantar ve kestaneli iç pilavla doldurulmuş hindi



Malzemeler



5-8 kg’lık bütün hindi



yarım limonun suyu



tuz, karabiber



1 çorba kaşığı yoğurt



iç pilav için: 4 su bardağı pirinç



5 su bardağı tavuk suyu



2 adet soğan



200 gram tereyağı



1 su bardağı konserve mantar



1 çorba kaşığı dolmalık fıstık



1 çorba kaşığı kuşüzümü



1 çay kaşığı karabiber, tuz



1 tatlı kaşığı tozşeker



1 çay kaşığı yenibahar



yarım demet maydanoz



2 su bardağı haşlanıp ayıklanmış kestane



Hazırlanışı: Bütün hindiyi yıkayıp temizleyin. Limon suyu, tuz, karabiber ve yoğurdu karıştırıp hindinin üzerine sürün. Fırın poşetine yerleştirerek, 200 derecede fırında iki buçuk saat pişirin. Pilav için, yıkayıp süzdüğünüz pirinci tereyağında sürekli karıştırarak hafifçe kavurun. İnce doğranmış soğanları ilave edip, kavurma işlemini sürdürün. Önce fıstık, üzüm ve mantar, 5 dakika sonra tuz, karabiber, tozşeker ve 5 bardak kaynar suyu ilave edin. Pirinç suyunu çekene kadar pişirin. Tencerenin altını kapatıp, yenibahar ve ince kıyılmış maydanoz ekleyin. Demlenmeye bırakın. Daha sonra kestaneleri ilave edin. Pilavı hindiye doldurarak servis yapın.







Hindi



Malzemeler



1 adet hindi



Marinat malzemesi: 1 çay bardağı soya sosu, Yarım çay bardağı bal, 1 çay bardağı zeytinyağı, 1 adet limon (kabuğu çok ince kıyılmış)



İç malzemesi: 3 çay bardağı zeytinyağı, 4 çay bardağı soğan (piyaz doğranmış), 5 çay bardağı ayva (küp doğranmış), 2 çay bardağı su, 3 çay bardağı havuç (iri rendelenmiş), 4 çay bardağı mantar (ince kıyılmış), 3 çay bardağı badem (beyazlatılmış-iri kıyılır.







Hazırlanışı: Marinat malzemesini çırpın. Hindinin içini ve dışını çırpılan malzemeyle ovun. Üzerini folyo ile örtüp, en az 15 dakika dinlendirin. Arada bir marinat ile içini dışını tekrar ovun. Isıtılmış 2 çay bardağı zeytinyağında soğanı sararıncaya ve yumuşayıncaya kadar soteleyin. Ayvayı ilave edip, karıştırarak yumuşayıncaya kadar 5 dakika daha soteleyin. Kalan zeytinyağı, 2 çay bardağı su ve diğer bütün malzemeyi ekleyip karıştırın ve 5 dakika pişirin. Marinatladığınız hindinin içine hazırladığınız malzemeyi fazla sıkı olmayacak şekilde doldurun. Boyun ve geri kısmını çöp şiş batırarak kapatın. Yağlanmış derince bir fırın kabına hindiyi yerleştirin ve üzerini hava almayacak şekilde 2-3 kat alüminyum folyo ile sıkıca kapatın. Önceden ısıtılmış 190 derece fırında 1 saat 45 dakika pişirin. Bu süre içinde birkaç kez hindiyi fırından çıkarıp tepside biriken sudan üzerine sürün. Alüminyum folyoyu açın, hindinin üzerine tepside biriken sudan tekrar sürüp, 45 dakika daha pişirin. Hindiyi biraz dinlendirdikten sonra servis yapın.





Yılbaşı pilavı







Malzemeler: 4 kişilik



3 su bardağı baldo pirinç



250 gram hindi ciğeri



yarım kahve fincanı sıvıyağ



1 kahve fincanı dolmalık fıstık



1 çay bardağı kavrulmuş badem içi



2 çorba kaşığı tereyağı



1 adet küçük boy soğan



1 kahve fincanı dolmalık üzüm



250 gram haşlanmış kestane



yarım çay kaşığı tarçın, karabiber



1 tatlı kaşığı kıyılmış dereotu



3 tatlı kaşığı tozşeker



4 su bardağı tavuk suyu



1 tatlı kaşığı tuz



Hazırlanışı: Pirinci bol tuzlu sıcak suda bir saat dinlendirin. Ciğeri minik küp şeklinde doğrayarak sıvıyağda hafifçe kızartın. Tereyağını pilav tenceresine alarak dolmalık fıstık ve badem içlerini pembeleştirin. Üzerine süzdüğünüz pirinci ve yemeklik doğradığınız soğanı ilave edin. 5 dakika kavurun. Dolmalık üzüm, kestane, tarçın, karabiber, dereotu ve tozşekeri ekleyerek 1-2 saniye karıştırın. Tavuk suyunu ilave ederek kısık ateşte 15-20 dakika pişirin. Ocağın altını kapatmaya yakın tuzunu ayarlayın. 5-6 dakika demlendirerek servis yapın.



Pirinci bol tuzlu sıcak suda bir saat dinlendirin. Ciğeri minik küp şeklinde doğrayarak sıvıyağda hafifçe kızartın.





Yılbaşı keki



Malzemeler



3 yumurta



1,5 su bardağı şeker



1 su bardağı sıvı yağ



1 şişe soda



Yarım çay bardağı ince kesilmiş portakal kabuğu



3 adet kurutulmuş kivi



1 dilim kurutulmuş ananas



Yarım su bardağı kurutulmuş muz



Yarım çay bardağı kuru üzüm



Yarım su bardağı kurutulmuş mango



1 paket kabartma tozu



1 paket vanilya



3 bardak civarında un



Hazırlanışı: Yumurta ve şekeri iyice çırpın. kabartma tozunu ekleyip birkaç tur bir daha çırpın. Kuru meyveleri küp küp kesin. Ve hafifçe kaynatın. Su fokurdayınca içine atıp, 2 dakika içinde ocağın altını kapatıp tel süzgeçle alıp, suyunu süzdürün. peçeteyle kurulayın. Böyle yaparsanız meyveleriniz kekin dibine çökmez tüm kekin içine eşit yayılır. Ardından karıştırma kabına vanilya ve un ekleyip karıştırın. Şimdi sıra sıvı yağda. Onu da ekleyip karıştırın. Son olarak meyveleri ekleyip kabaca bir kaç tur karıp kek kalıbına alın. 170 derecede kekin üstü altın rengi olana dek pişirin.




Zencefilli yılbaşı kurabiyesi



Malzemeler:



300 gram margarin



4 su bardağı un



8 çorba kaşığı esmerşeker



2 adet yumurtanın akı



yarım çorba kaşığı tarçın



1.5 çorba kaşığı toz zencefil



bir su bardağından iki parmak fazla toz badem



glazür ve yeşil Gıda boyası



Hazırlanışı: Oda sıcaklığındaki margarin, un, esmerşeker, yumurta akı, tarçın, kabartma tozu ve zencefili karıştırarak hamur haline getirin. Daha sonra merdane ile 4-5 mm kalınlığında açın. İstediğiniz şekilde kalıpla kesin. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 35-40 dakika pişirip, üzerine gıda boyasıyla karıştırılmış glazür sürün. Renkli pasta süslerliyle servis yapın.







Kar desenli çikolatalı kurabiye



Malzemeler:



200 gram tereyağı



100 gram pudraşekeri (3/4 su bardağı)



1 yumurtanın sarısı (akını glazür için kullanacağız)



4-5 çorba kaşığı kakao



300 gram un (yaklaşık 3.5 su bardağı)



arzuya göre çekilmiş ceviz, fındık ya da yer fıstığı



üzeri için: benmari usulü eritilmiş bitter çikolata ve beyaz çikolata



ya da beyaz ve kakaolu glazür



Hazırlanışı: Öncelikle tereyağı ve pudraşekerini iyice çırpıyoruz. 1 yumurta sarısını ilave ediyoruz ve kakaoyu da. Ardından azar azar unu ekleyerek yumuşak bir hamur elde ediyoruz. Hamuru dinlendirmek için yarım saat buzdolabında kaldırıyoruz. Dinlenmiş hamuru merdaneyle açtıktan sonra yuvarlak kalıpları kullanarak şekil veriyoruz. Ancak kurabiyeler biraz büyük olmalı. Çünkü üstlerine kar desenleri yapacağız. Kurabiyeleri yağlı kağıt serili tepsiye yerleştiriyoruz. Önceden ısıtılmış 175 derece fırında 15-20 dakika pişiriyoruz. Üzerlerini süslemek için, benmari usulü erittiğiniz bir paket bitter çikolataya kurabiyeleri birer birer batırarak, buzdolabında koyup üzerindeki çikolatalar biraz donunca, üzerlerine bu kez yine benmari usulü erittiğiniz beyaz çikolata ile süslemeler yapabilirsiniz.







Noel kurabiyesi



Malzemeler:



Sable hamuru için: 1 paket margarin



1 adet yumurtanın sarısı



1 su bardağı pudraşekeri



1 paket kabartma tozu



aldığı kadar un



üzeri için: 1’er tatlı kaşığı değişik renklerde gıda boyası



bir buçuk tatlı kaşığı nişasta



1 çay kaşığı vanilya



3 tatlı kaşığı tozşeker



1 çay bardağı soğuk su



Hazırlanışı: Sable hamurunu hazırlamak için margarini, yumurta sarısı, pudraşekeri, kabartma tozu ve unu derin bir kapta kulak memesi kıvamını alana dek karıştırın. Daha sonra 15 dakika dinlendirin. Merdane ile açarak kalıp yardımıyla dilediğiniz şekli verin. Hafifçe yağladığınız fırın tepsisine yerleştirin. 120 derecede kurabiyeler kıtırlaşana dek pişirin. Üzeri için nişasta, vanilya ve tozşekeri suya ekleyin. Ağır ateşte koyu pelte kıvamı alana dek pişirin. Kullanacağınız renk miktarı kadar çay tabağı çıkartın. İçine 1’er tatlı kaşığı pelteden ve çay kaşığının ucu ile gıda boyalarından akıtarak karıştırın. Soğuyan kurabiyelerin üzerine fırça ile dilediğiniz biçimde sürün. 2 saat dinlendirerek servis yapın.



Sable hamurunu hazırlamak için margarini, yumurta sarısı, pudraşekeri, kabartma tozu ve unu derin bir kapta kulak memesi kıvamını alana dek karıştırın.











Kabak pastası



Malzemeler:



1 su bardağı süt



12 çorba kaşığı toz şeker



1 adet tart hamuru (pişmiş)



400 gr bal kabağı püresi



12 gr jelatin



3 adet yumurta,



Yarım çay kaşığı Hindistan cevizi , 1 çay kaşığı tarçın



6 çorba kaşığı pudra şekeri, 1 bardak kremşanti, 3 çorba kaşığı su







Hazırlanışı: Derince bir tencereye şeker, hindistan cevizini, tarçını, sütü, yumurta sarılarını ,suyu,ve bal kabağını koyup, üzerine jelatini serpin. Daha sonra tencereyi benmari usulü, sık sık karıştırarak karışımı 15 dakika pişirin. Tencereyi suyun içinden alın, kenarları sertleşmeye başlayıncaya kadar bir kenarda bekletin. Ayrı bir kapta, yumurta aklarını çırparak pudra şekerini de karıştırın. Bu kasede hazırladığınız karışımı, tencerede soğumaya bıraktığınız kabak karışımının içine katın.Ortaya çıkan karışımı tart hamurunun içine doldurun ve buzdolabında birkaç saat dondurun. Servis yapmadan üzerini krem şanti ve arzu ederseniz fıstıkla süsleyebilirsiniz...











Kabak Tatlısı



Malzemeler:



2 kg. bal kabağı



2,5 su bardağı şeker



4- 5 tane karanfil



1 su bardağı ceviz veya fındık içi



Hazırlanışı: Kabak dilimlenip soyulur, çekirdekleri çıkarılıp iki parmak genişliğinde doğranır, yıkanır.Tencereye bir kat kabak, bir kat şeker dizilip bir gece veya 4- 5 saat ağzı kapalı bekletilir. Birkaç tane karanfil atılır.Orta ateşte pişirilir. Şurubun koyulaşması için biraz da kapak açık olarak kaynatılır. Servis tabağına alınıp dövülmüş ceviz içi serpilir.





Kestaneli yılbaşı pastası



Malzemeler



Krem patiseri



2 yumurtanın tamamı



2 yumurtanın sarısı



2 su bardağı süt



½ su bardağı toz şeker



1 ½ su bardağı krema



4 adet jelâtin yaprak



Siyah kek



7 adet yumurtanın akı



4/1 su bardağı pudra şekeri (yumurta akıyla birlikte karıştırılacak)



1 su bardağı toz badem



1 ½ su bardağı pudra şekeri



4/1 su bardağı kakao



Hazırlanışı: Yılbaşı pastası bu, sıradan olmamalı… Dolce’nin parmak yedirten lezzetlerinden birini seçtik, tarifini aldık. İşe krem patiseriyi hazırlayarak başlıyorsunuz. Önce yumurtaları derin bir kabın içine kırıyor, ardından şeker ilave ediyor ve açık sarı renk olana kadar mikserle çırpıyorsunuz. Diğer tarafta sütü ateşte ısıtıyor, içine jelatin koyuyor ve eritiyorsunuz. Jelatinli sütü yumurtanın içine yavaş yavaş döktükten sonra benmari usulü pişiriyorsunuz. Çırptığınız kremayı da içine ilave ediyorsunuz. Elde ettiğiniz bu karışımı dolapta bir gece bekletiyorsunuz. İkinci adım siyah kekin hazırlanması.Yumurta akını mikserle çırpıyor ve malzemeleri iyice birbirine karıştırıyorsunuz. Son olarak da çırpılmış yumurta akını ve pudra şekerini ilave ediyor, kalıplara döküyor ve 180 derece fırında 15 dakika pişiriyorsunuz. Bundan sonra yapılacak şey kekle krem patiseriyi buluşturmak. Pişirdiğiniz kekin içine krem patiseri, kestane şekeri ve krokanı koyuyorsunuz. Üzerini ezilmiş kestaneyle kapatıyor, ve özel kestane sicim yapma makinesiyle çekip pastanın üzerine yerleştiriyorsunuz. İşte yeniyıla girerken ağzınızı tatlandıracak yılbaşı pastanız hazır.


YILBAŞI GECESİNE ÇOK ÖZEL LEZZETLER

YILBAŞI GECESİ VE ÖNCESİ NELER YEMELİYİZ?

Yılbaşından bir gün önce vücudun enerjiye ihtiyacı olduğunu belirten Diyetisyen Taylan Kümeli, yılbaşı gecesini C vitamini ve karbonhidrat ağırlıklı beslenmeyle karşılamayı öneriyor.





Bunun için sofralarda C vitamininden zengin gıdalara yer vermek, sağlıklı karbonhidrat kaynaklarını özellikle de sebze ve meyve ağırlıklı mönüleri tercih etmekte fayda olduğunu söyleyen Diyetisyen Kümeli, o gecenin zayıflama programında olanlar için tehdit unsuru olabileceğinin de altını çizdi.



"Bu durumla baş edebilmek için öncelikle mönüyü kontrol edip gerçekten canınızın istedigi besinleri makul oranlarda tüketmelisiniz" diyen Kümeli'nin tavsiyeleri şöyle:



"Besin kombinasyonlarına dikkat etmeli, örneğin et, tavuk ve balığın yanında karbonhidrat ağırlıklı besinleri seçmemeliyiz.ntvmsnbc.com'da yer alan habere göre; mesela ızgara somon ve patates püre servis ediliyorsa püre ile ekarte ederek, somonu yemelisiniz. Eğer alkol alacaksanız tatlı, meyve, ağır mezeler, kızartma türü yiyeceklerden uzak durmalısınız. Fazla alkol alınması vücudumuzda ödem oluşmasına neden olmaktadır. Bundan dolayı su atıcı ve toksinlerden arındırıcı bir Beslenme programı uygulanması gerekir. Alkol almadan en erken 10 dakika, en geç 2 saat önce muhakkak 1000 mg C vitamini alınmalı, alkol alımının ardından meyve tüketilmemelidir. Ayrıca her zaman olduğu gibi sindirim sorunu yaşamamak için yemekleri iyice çiğneyerek, yavaş yavaş yemeli ve küçük lokmalar halinde tüketmelisiniz.



YILBAŞINI EVDE GEÇİRECEKLER İÇİN ÖRNEK MÖNÜ



Diyetisyen Taylan Kümeli'nin, yılbaşı gecesini evde ve dışarda geçirecekler için hazırladığı örnek mönüler ise şöyle:



UYANINCA



1 bardak sıcak su + 1-2 dilim limon + 1 silme çay kaşığı zencefil



SABAH



1. seçenek



1 adet probiyotik sade yoğurt



1 tatlı kaşığı (silme) keten tohumu



1 yemek kaşığı yulaf ezmesi/ sade nesfit



2 yemek kaşığı ayıklanmış nar/1 orta boy elma



2. seçenek



1 dilim çok tahıllı ekmek



1 dilim light peynir



Maydanoz, tere, roka, domates, biber



ARA ÖĞÜN



2 orta boy mandalina veya kivi*1 fincan sıcak su içerisine 1’er poşet yeşil çay + rezene çayı + detoks çayı



ÖĞLE



1. Seçenek



1 kase sebze çorba



2 dilim light peynirli salata



2. Seçenek



1 tabak etsiz sebze yemeği (8 yemek kaşığı)



200 g Diyet yoğurt



Salata (yağsız)



ARA ÖĞÜN



1 adet Organik kuru kayısı + 5 adet organik badem



1 fincan sıcak su içerisine 1 parça kabuk tarçın + 2 adet karanfil + 1 silme çay kaşığı zencefil



AKŞAM



1. Seçenek



1 kase sebze veya domates çorbası



150 g ızgara veya fırında biftek, tavuk, hindi/ 200 gram ızgara balık



Yeşil salata



2. Seçenek



100 g ızgara veya fırında biftek, tavuk, hindi



½ tabak etsiz sebze yemeği ( 4 yemek kaşığı) veya haşlanmış sebze



100 g diyet yoğurt



2 SAAT SONRA



1 kase sütlü tatlı veya meyve tatlısı veya



1 porsiyon meyve veya



1/2 kase karışık kuruyemiş veya yağsız patlamış mısır



Not: Alkol alacaksanız 1-2 kadeh Şarap veya şampanya tüketebilirsiniz.



YENİ YILI DIŞARIDA KARŞILIYORSANIZ...



UYANINCA



Oda ısısında su (1 dilim limon da eklemelisiniz)



SABAH



1.Seçenek



1 dilim kepek ekmeği



1 kibrit kutusu kadar beyaz peynir



Domates, salatalık, sivribiber, maydanoz



1 fincan zencefilli ılık su



2.Seçenek



1 adet probiyotik sade yoğurt



1 yemek kaşığı yulaf



1 adet kivi



10 dakika sonra; 1 fincan ılık su



ARA ÖĞÜN



1 bardak light ayran



ÖĞLE



Tavuklu yeşil salata(150 g tavuk) / Peynirli salata(2 kk peynir)



1 bardak light ayran



ARA ÖĞÜN



1 adet mandalina + 1 ob yeşil elma



1 fincan ılık su



AKŞAM



Başlangıç



Peynir Tabağı (2 kibrit kutusu kadar ve beyaz peynir, dil peynir tercih etmeye çalışın)



Somon Füme veya somon carpaccio (1 dilim ve zeytin yağ ilavesi olmadan)



1 Dilim mozerella peyniri



Domates, salatalık



1 Kâse çorba (kremasız tercih etmeye çalışın)



ANA YEMEK



Fırında hindi/tavuk/balık (1 avuç içi büyüklüğünde tüketin) Patlıcan salatası (Sos ilave etmeyin)



Arzu edilen kadar ızgara/haşlama/sote veya çiğ sebze.



VEYA



Risotto veya Ravioli (4 yemek kaşığı ve yanında et/tavuk/balık tüketmeyin)



Arzu edilen kadar ızgara/haşlama/sote veya çiğ sebze



TATLI



Sorbe, dondurma, sütlü tatlılar ve meyve tatlıları tercih edin(1/2 porsiyon)



YILBAŞININ ERTESİ GÜNÜ İÇİN DETOX



Yeni yılda daha enerjik, zinde, formda ve mutlu olabilmek için içsel arınmaya yardımcı olacak, yılbaşı günü fazla atıştırmalarla kalori bombardımanına tutulmuş vücudumuzun hafiflemesini sağlayacak 1-2 günlük detoks programları ile zayıflama programınızın sekteye uğramasını engellemelisiniz.



Bol su ve bitki çayı tüketimine dayalı, kişileri çok sık aralıklarla küçük hacimli ama besleyiciliği yüksek besinlerle zindeleştiren 1. mönü veya daha pratik uygulamalı, özellikle geç uyanan bireyler için uygun 2. mönüyü denemelisiniz.



ÖRNEK MÖNÜ 1



1 büyük bardak limon dilimli, 1 kibrit kutusu taze zencefil veya 1 çay kaşığı toz zencefilli sıcak su



10 dakika sonra: 1 büyük bardak sıcak suya 1 poşet tarçınlı elma çayı + Detox çayı, 2 adet karanfil beraber demleyip ılık için.



10 DAKİKA SONRA KAHVALTI



1 adet sade probiyotik yoğurt (1 silme tatlı kaşığı keten tohumu)



1 adet kivi + 2 yemek kaşığı nar



2 yemek kaşığı sade yulaf



ARA ÖĞÜN



1 bardak detox çayı + 2 adet sade light bisküvi



ÖĞLE



Doyana kadar haşlanmış brokoli + 200 gram light yoğurt (içine 1 adet kırmızı biber doğrayın, az pul biber, dereotu, maydanoz ilave edin.)



ARA ÖĞÜN



1 su bardağı light kefir



AKŞAM



160 gram light konserve ton balıklı Roka Salatası (sos: 1 yemek kaşığı zeytinyağı+limon)



2 SAAT SONRA



1 orta boy kabuklu yeşil elma + 1 tam ceviz içi



ÖRNEK MÖNÜ 2



1 büyük bardak limon dilimli sıcak su



GEÇ KAHVALTI



1 dilim çok tahıllı ekmek



1 kibrit kutusu light beyaz peynir



Domates, salatalık, maydanoz, biber



ARA ÖĞÜN



Bitki çayları



İKİNDİ



1 adet kivi + 1 adet mandalina + 5 adet tuzsuz badem



VEYA



1 su bardağı diyet süt veya yoğurt + 3 adet kuru kayısı



AKŞAM



1 kase domatesli tel şehriye çorba (bol maydanozlu)



Doyana kadar kereviz/ıspanak/kabak/bamya/lahana/brokoli yemeği



200 gr. diyet yoğurt



2 SAAT SONRA



1 porsiyon meyve+1 çay bardağı light kefir veya laktozsuz light süt (toz tarçın ilave edilmiş)


YILBAŞI GECESİ VE ÖNCESİ NELER YEMELİYİZ?

Tuesday, December 29, 2009

Bebeğiniz neden çok ağlıyor?


Bebeklik döneminde en sık rastlanan Gıda alerjisi, “süt alerjisi” yani “inek sütü alerjisi”dir. İnek sütündeki proteinlere karşı (özellikle beta laktalbümin) vücudun verdiği bir alerjik reaksiyondur. İnek sütünün bebeğe direk verilmesi ile olabildiği gibi, anne sütü ile beslenen bebeklerde, annenin diyetindeki inek sütü içeren gıdaların bebeğe emzirme yolu ile geçmesi sonucu da ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca çoğu hazır mamanın inek sütü proteinlerini içermesi nedeni ile, mama ile beslenen bebeklerde de Alerji görülebilmektedir.
Emziren Anne Beslenmesine Dikkat Etmeli İnek sütü alerjisi olan çocuklarda genellikle keçi sütü ve soya sütüne karşı da çapraz alerji gelişebilmektedir. Bebeğe ve anneye Beslenme önerilerinde bulunurken bu konuya dikkat edilmelidir. Memorial Hastanesi çocuk sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Gökçe Günbey, bebeklerde görülen süt alerjisi ile ilgili bilgi verdi.
Bazen İlk 6 Ayda Bazen Daha Büyük Çocuklarda Alerji Ortaya Çıkabilir Belirtiler bebeğe ve alerjinin ağırlık derecesine göre değişkenlik göstermektedir. Bazı bebeklerde tek bir belirti olurken, bazılarında birden fazla belirti birlikte olabilmektedir. Klinik bulgular genellikle ilk 6 ayda başlamakla birlikte, bazen daha geç yaşlarda da ortaya çıkabilmektedir. Belli başlı belirtiler şunlardır:• İlk aylarda aşırı ağlama ve ciddi gaz sancısı• Beslenme sonrası kusmalar ve buna bağlı olarak tartı alamama• Kanlı ve sümüksü dışkılama ve bazen de kabızlık• Ciltte egzema tarzında kızarık ve kaşıntılı deri döküntüleri• Geçmeyen bir hışıltı, öksürük, burun tıkanıklığı• Tekrar eden bronşit ve/veya bronşiolit atakları• Anafilaksi (çok nadirdir, inek sütü proteini alımından hemen sonra ( en geç ilk 1 saat içinde)gelişir. Deri döküntüsü, yüzde, dil ve ağızda şişme, solunum yollarında gelişen ödeme bağlı olarak ortaya çıkan nefes almada güçlük ve tansiyonda düşme ile birlikte görülen bir şok tablosudur. tedavi edilmediğinde ölümcüldür.)
Genetik Faktörler Önemli
Bebekteki belirtiler ile inek sütü arasındaki bağlantı, aile ile görüşülerek sorgulanmalı ve ailede alerji öyküsü araştırılmalıdır. Fizik muayene bulguları ve aileden alınan öykü doğrultusunda inek sütü alerjisinden şüphelenilen bebeklere daha ileri tanı yöntemleri uygulanabilir.Tanıda 3 yöntem kullanılmaktadır. • Deri testi: Her yaşta yapılabilir, güvenilirlik yüzde 95 tir.• Kanda inek sütüne özgü antikorların tespit edilmesi (inek sütü spesifik-Ig-E), yüzde 90 güvenilirdir.• Eliminasyon yöntemi: İnek sütü içeren gıdalar bebeğe bir süre verilmez. Bu süre içinde mevcut belirtilerin kaybolması beklenir. Belirtiler geçtikten sonra inek sütü tekrar denenir. Belirtilerin yeniden ortaya çıkması inek sütü alerjisini destekleyecektir.
İnek Sütü Yerine Hindistan Cevizi Sütü Anne sütü ile beslenen bebeklerde annenin tükettiği süt ve süt ürünleri emzirme yolu ile bebeğe geçerek alerjiye yol açmaktadır. Bu durumda anne sütü ile beslenmeye devam edilmesi, ancak annenin diyetinden süt ve süt ürünlerinin tamamen çıkarılması önerilmektedir. Anneyi kalsiyum eksikliğinden korumak için medikal destek önerilmeli ve diyetisyen eşliğinde beslenmesi düzenlenmelidir. İnek sütü alerjisi olan bebeklerde soya proteini ve keçi sütü alerjisi de birlikte olabileceğinden annenin diyetinden bu grup ürünlerde çıkarılmalıdır. Tereyağı ve margarin yerine bitkisel yağlar tercih edilmeli, krema, süt tozu, sütlü bisküviler, sütlü makarnalardan kaçınılmalıdır. Pirinç sütü, yulaf sütü ve hindistancevizi sütü, inek sütü yerine kullanılabilir.
Ürün Etiketleri İyice Okunmalı
Süt birçok hazır gıda maddesinde bulunduğundan satın alırken ürün etiketi dikkatlice okunmalıdır. İçinde kazein, kazeinat, sodyum ve/veya kalsiyum kazeinat ve laktalbumin olan gıdalardan uzak durulmalıdır.
Zaman Zaman İlaç Tedavisi de Gerekebilir Tedavide ana prensip alerjiye yol açan maddeden kaçınmaktır. Anne sütü ile beslenen bebekte annenin diyetinden süt ve süt ürünlerinin çıkarılması ile tedaviye başlanmış olacaktır. Ayrıca alerji ortadan kalkana kadar mevcut klinik bulgulara göre, bebeğe ilaç tedavisi uygulanması da gerekebilmektedir.
Özel Mamalar Tercih Edilmeli Mama ile beslenen bebeklerde ise inek sütü proteini içermeyen mamalar tercih edilmelidir. Bu mamalar 3 grupta ele alınabilir:1. Soya bazlı mamalar: İnek sütü alerjisi olan bebeklerin yüzde 17-47 sinde soya proteinine karşı da alerji gelişebilmektedir. Ayrıca soya bazlı mamalar 6 aydan küçük bebeklerin beslenmesinde uygun değildir. Bu nedenle inek sütü alerjisinde soya bazlı mamalar ilk tercih olmamalıdır.2. Tam hidrolize mamalar: Özel işlemlerden geçirilerek proteinleri parçalanmış ve alerjik özellikleri yok edilmiştir. Tatları çok iyi değildir. İnek sütü alerjisinde ilk tercih edilmesi gereken mamalardır. 3. Amino asit bazlı mamalar: Tam hidrolize mamalara yanıt alınamayan yüzde 10 vakada kullanılması gerekir.
Bebek Büyüdükçe İnek Sütüne Uyum Sağlar İnek sütü alerjisi saptanan bir bebeğe 12-18 ay süre ile inek sütü içeren gıdalar ve inek sütü bazlı mamalar verilmez, özel mamalar ile beslenmesi desteklenir. Bu sürenin sonunda tekrar inek sütü verilmeye başlanarak belirtilerin ortaya çıkıp çıkmadığı gözlenir. İnek sütünü tolere etmeye başlama süresi bebekten bebeğe değişiklik göstermektedir. Çocukların yüzde 56’ sında 1 yılda, yüzde 77’ sinde 2 yılda, yüzde 87’ sinde 3 yılda inek sütüne tolerans gelişmektedir. Alerji saptadığımız bir bebekte inek sütünü diyetten ne kadar elimine edebilir ve bebeği bu alerjen maddeden ne kadar çok koruyabilirsek, tolerans gelişmesi ve iyileşme süreci de o kadar çabuk olacaktır.
Anne Sütü İle Beslenme Korunmada Önemli Tüm hastalıklarda olduğu gibi inek sütü alerjilerinde de korunma çok önemlidir. Anne sütü ile beslenme korunmada esastır. Anne sütü, bebekleri alerjik astımdan koruduğu gibi, gıda alerjilerinden ve özellikle inek sütü alerjisinden de koruyucu rol üstlenmektedir. İlk 6 ay bebekleri sadece anne sütü ile beslemek, alerjen gıda ile yani inek sütü ile bebeği mümkün olduğunca geç tanıştırmak ve ilk 12-18 ay inek sütü vermemek korunmada doğru bir yaklaşım olacaktır.
Bebeğiniz neden çok ağlıyor?

Yılbaşı sofrası nasıl olmalı?

Erciyes Üniversitesi Atatürk Sağlık Yüksekokulu Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, yılbaşı sofralarının ana yemeği olan hindiyi, kilo problemi olanların derisindeki yağlardan arındırdıktan sonra yemesini önerdi. Prof. Dr. İnanç, derisiyle birlikte tüketilen 100 gram hindi etinde 253 kilokalori varken, aynı miktarda derisiz olarak yenilen etde 115 kilokalori enerji bulunduğunu söyledi.Prof. Dr. Neriman İnanç, yılbaşı sofrasıyla ilgili uyarılarda bulundu. Yılbaşı gecesi genellikle et ve et ürünleri, tatlılar, hamur işleri, cips, kuruyemiş, meze ve alkol tüketiminin arttığını ifade eden Prof. Dr. İnanç, yılbaşı sofrasında sebze ve meyve tüketiminin azaldığını belirtti. Prof. Dr. İnanç, kronik hastalığı olanların yılbaşı akşamı yemek yerken daha dikkatli olması gerektiğini vurgulayarak, “Yılbaşının kış aylarının tam ortasında bir gün olması, bu özel günde tüketilen yüksek enerjili besinler ve havaların soğuması ile bazal metabolizma hızının yavaşlaması nedeniyle kilo alma riskini artırmaktadır. Çok yağlı ve şekerli besinlerin tercih edilmesi, hazırlanan yiyeceklerin kısa bir zaman dilimi içerisinde tüketilmesi, alkollü içkilerin içilmesi gaz, şişkinlik, hazımsızlık gibi sindirim sistemi sorunlarına neden olmaktadır. Yılbaşı yemeğinde 4 besin grubundan (süt, et, tahıl, sebze-meyve) ihtiyacınıza uygun olanları yeterli miktarlarda tüketmeye dikkat edin. 31 Aralık günü, mutlaka kahvaltı ile güne başlayın ve günün diğer öğünleri de atlanmayın” dedi.Prof. Dr. İnanç, yılbaşı gecesi yenecek yemeklerin kızartma ve kavurma yöntemlerine göre daha sağlıklı olan haşlama ve buğulama yöntemleriyle hazırlanması gerektiğini kaydetti. Prof. Dr. İnanç, şunları söyledi:“Yılbaşı akşam yemeğinde olası yüksek enerji alımı nedeniyle, diğer öğünlerdeki enerji alımı azalacaktır. Yılbaşı sofrasına aç oturmak yerine yemekten 1 ya da 2 saat önce özellikle kan şekerinin uzun süre belirli seviyede kalmasını sağlayacak glisemik indeksi düşük olan tam tahıllı 2 ince dilim ekmekle yapılmış bir tost yenmesini öneriyorum. Böylece gece boyunca daha az besin tüketeceksiniz. Su tüketimini hem yılbaşı akşamı, hem de ertesi gün için mutlaka arttırmak gerekiyor. Yılbaşı akşamı sofrada ara ara, yudum yudum su içmek hem tokluk hissini arttırır hem de sindirimi kolaylaştırır. Bir diğer önemli konuda yılbaşı gecesi tüketilen alkolün vücutta yaratacağı etkiyi azaltmaktır. Alkol vücuttan fazlasıyla su atılmasına neden olur. Atılan suyu yenisiyle yerine koymazsak susuz kalan vücut daha kolay yağlanır ve toksin birikir. Bu nedenle yılbaşı gecesinin ertesinde bol bol su içmek gerekir. Bitki çayları, özellikle meyve çayları ve taze sıkılmış portakal ya da havuç suyu gibi içeceklerle desteklemek de iyi olacaktır.”HİNDİNİN DERİSİNİ YEMEYİNYılbaşı sofralarının vazgeçilmezi olan hindinin derisinin yağlarından arındırıldıktan sonra yenmesini öneren Prof. Dr. Neriman İnanç, şu bilgileri verdi:“Derili hindi etinin 100 gramında 253 kilokalori enerji ve 16 gram yağ bulunurken, aynı miktarda derisiz olarak tüketildiğinde hindide 115 kilokalori enerji ve 1.1 gram yağ alınmaktadır. Hindi etindeki kolesterol tavuk etine göre daha azdır. Bu nedenle hindi kan yağları yüksek olan bireyler için tercih edilecek bir besin olabilir. Hindi eti aynı zamanda hücrelerimizdeki enerji üretimine yardımcı olan, kalsiyumdan sonra kemik ve dişlerin temel bileşeni olan fosfor açısından da tavuk etine göre daha zengin bir besindir. Yılbaşı akşamında tüketilecek çerez türü de oldukça önemlidir. Sağlık açısından diğer yiyeceklerdeki yaptığımız seçimler çerez için de geçerli olmalıdır. Yağ içeriği çok yüksek olan fıstık, çekirdek türü çerezler daha az tüketilerek bunların yerine leblebi tercih edilmesi daha iyi olacaktır. Ayrıca, yağ içerikleri yüksek olmasına rağmen içerdikleri yağ türü ile kalp ve damar sistemini koruyucu özellikleri olan yağlı tohumlar ceviz, badem, fındık tercih edilecek çerez türevleridir.”
Yılbaşı sofrası nasıl olmalı?

Yatakta mutlu olmanın 12 yolu

İŞTE YATAKTA MUTLU OLMANIN 12 YOLU
İlişkinizin zamana yenildiğini mi düşünüyorsunuz? Hep ilk günkü heyecanda kalsa güzel olurdu; ancak bunun için hem siz hem de partneriniz emek harcamalısınız. Cinsel Sağlık Enstitüsü Başkanı Uzman Psikolojik Danışman Dr. Cem Keçe, uzun süreli ilişkilerde zamanla heyecanın azalıp, cinsel hayatın monotonlaşmasının yaygın bir sorun olduğunu söylüyor. Her zaman aynı şeyleri, aynı sıra ile yapmak cinsel hayatı rutinleştirebilir. Zamanla ve yaşla birlikte cinsel istekte azalma olabilir, ayrıca şeker, tansiyon, kalp gibi rahatsızlıklar cinsel sorunlara yol açabilir. Kilo alımı, kadın ve erkeğin eski fiziksel çekiciliklerinin azalması ve kadının anne olması gibi etkenler de çiftin birbirine cinsel olarak bakış açılarını değiştirebilir. Bu hemen her çiftte görülebilen bir durum. Ancak bir kader değil. Eğer çift isterse ilişkide heyecanı hep Canlı tutabilir, monotonluğu kırabilir, farklı cinsel aktiviteler deneyebilir. Bu tamamen çiftin motivasyonuna bağlı.Sağlıklı bir ilişki içinDr. Keçe, sağlıklı bir Cinsellik için en önemli koşulun, çiftin açık, samimi ve dürüst bir iletişim kurması olduğunu söylüyor. Çift olarak birbirinizle ilgili arzu, istek ve beklentilerinizi paylaşırsanız hem daha sağlıklı ve tatmin edici bir cinsel yaşantınız olur, hem de bir sorun yaşandığında onu daha kolay çözebilirsiniz.
Ne zaman doktora başvurmalı?Ne yazık ki, Türk toplumunda cinsellik, doğal ve normal bir olgu olarak görülmüyor ve hâlâ ayıp, yasak ve günah kavramlarıyla ilişkilendiriliyor. Bu nedenle de çiftlerin cinsel sorunları olduğunu kabul etmeleri ve bir uzmana başvurmaları uzun zaman alıyor. Cinsel hayatınızda neyin ters gittiğini konuşun ve davranışlarınızda da ufak tefek değişiklikler yaparak sonucu gözlemleyin. Ancak var olan cinsel sorun kadın, erkek ya da her ikisindeki daha derin psikolojik bir soruna ya da kişilik yapısına dayanıyorsa, bir cinsel terapistten uzman yardımı almanız daha doğru olacak.
Cinsel terapi gerekirseCinsel sorunları olan kişiler, bu sorunu kafalarında çok büyütürler ve asla çözemeyeceklerini düşünürler. Oysa ki cinsel terapi, diğer psikoterapilerden farklı olarak daha yoğun ve kısa sürelidir. Yani çift ve terapist işbirliği yaptığında ve çift terapinin gereklerini yerine getirdiğinde, kısa sürede çözüme ulaşılıyor. Cinsel terapi, yaklaşık olarak 10-12 seans sürüyor. Bu süre 10 gün olabileceği gibi, 1-2 aya da yayılabiliyor. Terapi başladığında, ilk muayene, çifti tanımak ve sorunu anlamak için yapılıyor. Çift ya da tek başına geldiyse kişi, terapiye başvurma nedeni, ne zamandan beri bu sorunu yaşadığı, bu sorunun hayatında ve ilişkisinde ne gibi etkileri olduğu ile ilgili bilgi veriyor. Daha sonra terapist, cinsel terapinin ne olduğu ve sürecin nasıl işleyeceğini anlatıyor. Eğer sorunun kaynağının fiziksel olabileceğinden şüpheleniliyorsa önce bir jinekoloji veya üroloji muayenesi istenebiliyor.Nefes ve gevşemeTıkanan ilişkileri eski haline döndürmek için terapinin bir parçası nefes ve gevşeme egzersizleri. Cinsellikte rahatlamış ve gevşemiş bir durumda olmak ve anın tadını çıkarmak çok önemli. Ancak çoğu zaman günlük hayatın stresleri, işteki sorunlar veya eşle ilgili problemler cinsel hayata yansıyor ve çift rahatlamayı başaramıyor. Bu nedenle uzmanlar, ılık bir duş sonrası gevşeme egzersizleri yapmalarını öneriyorlar. Ayrıca bu konuda özel olarak hazırlanmış oto Hipnoz CD’leri çifte verilerek ilişki öncesi gerginliklerini atmaları sağlanıyor.Uzmanlar ‘aşk oyunu’ öneriyorÇocukluğumuzdan beri ödev kelimesi bizlere sevimsiz gelir ve sanki yapılması gereken ve hiç istemediğimiz mecburiyetleri hatırlatır. Bu nedenle terapinin bir parçası olan ev ödevleri yerine uzmanlar ‘aşk oyunları’ önermeyi tercih ediyorlar. Aşk oyunları rahatlamak, gevşemek, çifti birbirine ısındırmak ve yakınlaştırmak amacıyla uygulanıyor. Ancak herkese aynı önerilerde bulunulamaz; çiftin sorununa göre, özel olarak aşk oyunları öneriliyor. Öncelikle ideal ortamı yaratmak çok önemli. Rahat edebileceğiniz ve rahatsız edilmeyeceğiniz, kendi zevkinize uygun bir ortam hazırlamalısınız. Daha sonra ılık duş alıp, gevşeme ve nefes egzersizlerini uygulayın. Sonra birbirinize Masaj yapın. Bu aşamada çiftlere bazı ödevler ya da aşk oyunları öneriliyor. Sorununa göre vajinaya giriş ya da mastürbasyon ödevleri, vajina kasılmasını engelleyici egzersizler, erken boşalmayı önleyici boşalma kontrolü egzersizleri de uygulatılabiliyor. Ancak sorun nasıl çifte özelse, terapi de çifte özel olarak dizayn edilmeli.Kegel egzersizleri işe yarıyorCinsel birleşme sırasında görev yapan bazı kasları güçlendirmek cinsel hazzı artırıyor. Leğen kemiği-pelvis kaslarını çalıştıran bu egzersizlere Kegel Egzersizleri adı veriliyor. Hangi kas grubunu çalıştıracağınızı anladıktan sonra gün içinde ortalama 200 kere bu kasları kasıp gevşetme egzersizini uygulayabilirsiniz. Pelvis kasları idrarınızı yaparken bir anda tutabilmenizi sağlayan kaslardır. Tuvalette idrarınızı tutup bırakarak bu kas grubunu nasıl kontrol edebileceğinizi fark edin. Gün içinde aklınıza geldikçe 10 saniye boyunca bu kasları sıkın, 10 saniye boyunca da bırakın.
Sağlıklı ilişki için iyi besleninBeslenme alışkınlıklarımız hem sağlığımız için hem de cinsel yaşamımız için son derece önemli. Mutlu bir cinsel Yaşam için, cinsel iştahı arttırıcı besinleri tercih edebilirsiniz. Beslenme kadar düzgün ve esnek bir fiziksel yapıya sahip olmak da, sağlığımız ve cinsel yaşamımız için önemli. Çünkü bedenimizde sinir sistemimiz, salgı bezlerimiz ve iç organlarımız arasında güçlü bir ilişki bulunuyor. Bilim dünyasında bu konuda ortak bir görüş bulunmasa da, bazı besinler cinsel gücü artırıcı, bazıları da azaltıcı olarak biliniyor. Beslenme düzeninizi aşağıdaki önerilere göre ayarlamak ilişkinizi canlandırmaya yardımcı olabilir...
Afrodizyak besinler- Fesleğen, tarçın- Çilek, muz, avokado, kayısı, incir- Çikolata, yulaf ezmesi, badem, istiridye, bal- Domates, kırmızı ve yeşil acı biber, sarmısak- Et, yumurta- Beslenme tüyoları- Proteinli besinler cinsel gücü artırıyor. - İyot, B ve C vitamini alın.- Nane, kişniş, Mısır gevreği ve soyalı ürünleri aşırı tüketmeyin.- Alkol, Sigara ve kafeinli içecekler cinsel hayatı çok olumsuz etkiler. Bu maddeleri aşırı tüketmekten kaçının.- Yağlı ve ağır gıdalardan uzak durun.
YATAKTA MUTLU OLMANIN 12 YOLU
Yatakta mutlu olmanın 12 yolu

İnsanı keşfe devam

Binlerce yıldır doğada yaşayan Canlı türleri hakkında araştırmalar yapılıyor. İnsanlığın bilgisinin en fazla olduğu canlının ise doğal olarak kendisi. Fakat aksine halen insan vücudunun ve beyninin bilinmeyen birçok yönü var. Peki benliğimizi ve kendimizi keşfetmeye çıkıtğımız yolculukta 2009 yılında ne kadar yol aldık? Yıl içinde insanlık hakkında keşfedilen yeni bilgiler:




BEBEK YAĞI YOK OLMUYOR


Bebeklik çağında insanların sahip olduğu kahverengi yağın büyüme sürecinde ortadan kaybolduğu ve vücüdun sıradan yağ depo ettiğine inanılıyordu. Fakat New England Tıp Dergisi'nde yayımlanan bir makaleye göre kahverengi yağ yok olmuyor az miktarda vücutta depo edilmeye devam ediyor. Bilimadamları kahverengi yağın vücudun yağlanmasında dengeliyici bir rol üstlendiğini açıkladılar ve bu keşfin Obezite hastalığına kesin ve doğal bir çözüm olacağının altını çizdiler.




BAKTERİLERLE YAŞIYORUZ


'İnsan mikrobiyom projesi' sayesinde bilimadamları vücdumuzda yaşayan birçok bakteriyi de keşfetti. Yeni alınan sonuçlara göre vücudumuz çeşitli bölgelerinde özellikle derimizde birçok bakteri türü yaşamını sürdürüyor. En çok bakteri çeşidinin yaşadığı bölge ise 44 bakteri çeşidiyle dirsekle bilek arasındaki bölge.



GECE KUŞLARI DAHA DİKKATLİ


‘Erken kalkan erken yol alır’ sözü günümüzde çok kullınıyor fakat Bilimsel olarak bu durum pek verimli olmuyor. ‘Erkenci’ler ve ‘gece kuşları’nı inceleyen bir araştımada, iki grubun uyandıktan 1.5 saat ve 10.5 saat sonraki dikkat seviyeleri ölçüldü.

Sonuçlara göre iki grubunda dikkat seviyesi de uyandıktan 1.5 saat sonra aynı, fakat uyandıktan 10.5 saat sonra yapılan testlerde ‘erkenci’ler sınıfta kaldı. Geç uyanan test grubu 10.5 saat sonraki dikkat testinde çok daha başarılı oldular.



SAĞIMA KONUŞ!


Bu yıl yapılan bir araştırmaya göre, eğer insanlar birinden iyilik istiyorsa o kişinin sol kulağından çok sağ kulağına doğru konuşmayı tercih ediyor. Araştırmaya göre bunun sağ kulağa doğru gelen istekler kabul edilme konusunda daha şanslı. Bilimadamları sağ kulağı gelen sesin muhtemelen beynin sol kısmıyla yorumlandığını ve bu bölgenin de sözlü bilgileri daha iyi algıladığını söyledi.



BİRDEN FAZLA İŞ YAPMAYIN!


Eğer bir insan birçok işi aynı anda yapabiliyorsa gerçekten işinde en iyisi olduğu düşünülür. Fakat biliadamlarının yaptığı araştırmalar sonucu bu iddia çürüttü. Sürekli birçok işi yapan insanların, yapılan tek bir işi yaparken harikalar yaratabilecekken birçok iş yaptığında performansının oldukça düştüğü gözlemlendi. Bu kişilerin birçok işi tamamlamasının çok uzun sürdüğü, işleri teker teker ele aldıklarında ise çok başarılı oldukları ispatlandı.



BEBEKLER ANADİLİNDE AĞLIYOR


Almanya’da yapılan araştırmada birkaç günlük çocukların ağladıkları zaman çıkardıkları sesin anadillerine benzediği keşfedildi. Araştırmacılar, yaptığı deneylerde, Fransız bebeklerin ağlarken Fransızca'daki gibi sürekli yükselen sesler kullandığını fakat Alman bebeklerin Almanca'da olduğu gibi alçalan sesler kullandığını ortaya koydu.




ÇOCUKLARIN ÇOĞUNDA D VİTAMİNİ EKSİK


ABD’de yapılan bir araştırma çocukalrın yüzde 70’ine yakınında yeterli D vitamini olmadığını gösterdi. Araştırmacıların ‘şok edici’ olarak yorumladığı gerçek, uzmanlar tarafından bozuk Beslenme ve az Güneş ışığına bağlandı. D vitamini eksikliği kemik ve Kalp Hastalıkları gibi ciddi sorunlara yol açıyor.




AYNI EVDE BAŞLAYANLAR BOŞANIYOR


Denver Üniversitesi'nde yapılan araştırmaya göre, evlenmeden önce aynı evi paylaşan çiftlerin evlilikleri çok uzun süreli olmuyor. Araştırmaya göre, evlenmeden önce beraber yaşamaya başlayan çiftlerin daha mutsuz bir evlilikleri oluyor ve boşanmayla sonuçlanıyor.




NEDEN HEMEN YÜRÜYEMİYORUZ?


Bilim insanları neden insanların zürafa veya atlar gibi doğar doğmaz yürüyemediğini araştırdı. Çünkü insanlar ancak doğumdan 1 yıl sonra iki ayak üstünde durup yürümeye başlayabiliyor. Memelilerin yürümeye başlama yaşı türden türe değişiklik gösteriyor.


İnsanı keşfe devam

Vücudunuzu yılbaşı gecesine hazırlayın

İSTANBUL - Bunun için sofralarda C vitamininden zengin gıdalara yer vermek, sağlıklı karbonhidrat kaynaklarını özellikle de sebze ve meyve ağırlıklı mönüleri tercih etmekte fayda olduğunu söyleyen Diyetisyen Kümeli, o gecenin zayıflama programında olanlar için tehdit unsuru olabileceğinin de altını çizdi. "Bu durumla baş edebilmek için öncelikle mönüyü kontrol edip gerçekten canınızın istedigi besinleri makul oranlarda tüketmelisiniz" diyen Kümeli'nin tavsiyeleri şöyle: "Besin kombinasyonlarına dikkat etmeli, örneğin et, tavuk ve balığın yanında karbonhidrat ağırlıklı besinleri seçmemeliyiz. Mesela ızgara somon ve patates püre servis ediliyorsa püre ile ekarte ederek, somonu yemelisiniz. Eğer alkol alacaksanız tatlı, meyve, ağır mezeler, kızartma türü yiyeceklerden uzak durmalısınız. Fazla alkol alınması vücudumuzda ödem oluşmasına neden olmaktadır. Bundan dolayı su atıcı ve toksinlerden arındırıcı bir Beslenme programı uygulanması gerekir. Alkol almadan en erken 10 dakika, en geç 2 saat önce muhakkak 1000 mg C vitamini alınmalı, alkol alımının ardından meyve tüketilmemelidir. Ayrıca her zaman olduğu gibi sindirim sorunu yaşamamak için yemekleri iyice çiğneyerek, yavaş yavaş yemeli ve küçük lokmalar halinde tüketmelisiniz.YILBAŞINI EVDE GEÇİRECEKLER İÇİN ÖRNEK MÖNÜDiyetisyen Taylan Kümeli'nin, yılbaşı gecesini evde ve dışarda geçirecekler için hazırladığı örnek mönüler ise şöyle:
UYANINCA1 bardak sıcak su + 1-2 dilim limon + 1 silme çay kaşığı zencefil
SABAH1. seçenek1 adet probiyotik sade yoğurt1 tatlı kaşığı (silme) keten tohumu1 yemek kaşığı yulaf ezmesi/ sade nesfit2 yemek kaşığı ayıklanmış nar/1 orta boy elma2. seçenek1 dilim çok tahıllı ekmek1 dilim light peynirMaydanoz, tere, roka, domates, biber
ARA ÖĞÜN 2 orta boy mandalina veya kivi*1 fincan sıcak su içerisine 1’er poşet yeşil çay + rezene çayı + detoks çayı
ÖĞLE 1. Seçenek1 kase sebze çorba2 dilim light peynirli salata2. Seçenek1 tabak etsiz sebze yemeği (8 yemek kaşığı)200 g Diyet yoğurtSalata (yağsız)
ARA ÖĞÜN1 adet Organik kuru kayısı + 5 adet organik badem1 fincan sıcak su içerisine 1 parça kabuk tarçın + 2 adet karanfil + 1 silme çay kaşığı zencefil
AKŞAM1. Seçenek 1 kase sebze veya domates çorbası150 g ızgara veya fırında biftek, tavuk, hindi/ 200 gram ızgara balıkYeşil salata
2. Seçenek100 g ızgara veya fırında biftek, tavuk, hindi½ tabak etsiz sebze yemeği ( 4 yemek kaşığı) veya haşlanmış sebze100 g diyet yoğurt
2 SAAT SONRA1 kase sütlü tatlı veya meyve tatlısı veya1 porsiyon meyve veya1/2 kase karışık kuruyemiş veya yağsız patlamış mısırNot: Alkol alacaksanız 1-2 kadeh Şarap veya şampanya tüketebilirsiniz.YENİ YILI DIŞARIDA KARŞILIYORSANIZ...UYANINCA Oda ısısında su (1 dilim limon da eklemelisiniz)
SABAH 1.Seçenek1 dilim kepek ekmeği1 kibrit kutusu kadar beyaz peynirDomates, salatalık, sivribiber, maydanoz1 fincan zencefilli ılık su
2.Seçenek1 adet probiyotik sade yoğurt1 yemek kaşığı yulaf1 adet kivi 10 dakika sonra; 1 fincan ılık su
ARA ÖĞÜN1 bardak light ayran
ÖĞLETavuklu yeşil salata(150 g tavuk) / Peynirli salata(2 kk peynir)1 bardak light ayran
ARA ÖĞÜN1 adet mandalina + 1 ob yeşil elma1 fincan ılık su
AKŞAMBaşlangıçPeynir Tabağı (2 kibrit kutusu kadar ve beyaz peynir, dil peynir tercih etmeye çalışın) Somon Füme veya somon carpaccio (1 dilim ve zeytin yağ ilavesi olmadan) 1 Dilim mozerella peyniriDomates, salatalık 1 Kâse çorba (kremasız tercih etmeye çalışın)
ANA YEMEKFırında hindi/tavuk/balık (1 avuç içi büyüklüğünde tüketin) Patlıcan salatası (Sos ilave etmeyin)Arzu edilen kadar ızgara/haşlama/sote veya çiğ sebze
VEYARisotto veya Ravioli (4 yemek kaşığı ve yanında et/tavuk/balık tüketmeyin)Arzu edilen kadar ızgara/haşlama/sote veya çiğ sebze TATLI Sorbe, dondurma, sütlü tatlılar ve meyve tatlıları tercih edin(1/2 porsiyon)
YILBAŞININ ERTESİ GÜNÜ İÇİN DETOXYeni yılda daha enerjik, zinde, formda ve mutlu olabilmek için içsel arınmaya yardımcı olacak, yılbaşı günü fazla atıştırmalarla kalori bombardımanına tutulmuş vücudumuzun hafiflemesini sağlayacak 1-2 günlük detoks programları ile zayıflama programınızın sekteye uğramasını engellemelisiniz.
Bol su ve bitki çayı tüketimine dayalı, kişileri çok sık aralıklarla küçük hacimli ama besleyiciliği yüksek besinlerle zindeleştiren 1. mönü veya daha pratik uygulamalı, özellikle geç uyanan bireyler için uygun 2. mönüyü denemelisiniz.
ÖRNEK MÖNÜ 11 büyük bardak limon dilimli, 1 kibrit kutusu taze zencefil veya 1 çay kaşığı toz zencefilli sıcak su
10 dakika sonra: 1 büyük bardak sıcak suya 1 poşet tarçınlı elma çayı + Detox çayı, 2 adet karanfil beraber demleyip ılık için.
10 DAKİKA SONRA KAHVALTI1 adet sade probiyotik yoğurt (1 silme tatlı kaşığı keten tohumu)1 adet kivi + 2 yemek kaşığı nar2 yemek kaşığı sade yulaf
ARA ÖĞÜN1 bardak detox çayı + 2 adet sade light bisküvi
ÖĞLEDoyana kadar haşlanmış brokoli + 200 gram light yoğurt (içine 1 adet kırmızı biber doğrayın, az pul biber, dereotu, maydanoz ilave edin.)
ARA ÖĞÜN1 su bardağı light kefir
AKŞAM160 gram light konserve ton balıklı Roka Salatası (sos: 1 yemek kaşığı zeytinyağı+limon)
2 SAAT SONRA1 orta boy kabuklu yeşil elma + 1 tam ceviz içi
ÖRNEK MÖNÜ 21 büyük bardak limon dilimli sıcak su
GEÇ KAHVALTI1 dilim çok tahıllı ekmek1 kibrit kutusu light beyaz peynirDomates, salatalık, maydanoz, biber
ARA ÖĞÜNBitki çayları
İKİNDİ1 adet kivi + 1 adet mandalina + 5 adet tuzsuz badem
VEYA 1 su bardağı diyet süt veya yoğurt + 3 adet kuru kayısı
AKŞAM1 kase domatesli tel şehriye çorba (bol maydanozlu)Doyana kadar kereviz/ıspanak/kabak/bamya/lahana/brokoli yemeği200 gr. diyet yoğurt
Vücudunuzu yılbaşı gecesine hazırlayın

Babanın kilosu çocuğununkini de belirliyor

STOCKHOLM - Babaların kilosunun, çocuklarının şişman olup olmamasında belirleyici olduğu açıklandı.
İsveç Umeo Üniversitesi'nde yapılan araştırmada, doğumundan 4 yaşına kadar 130 çocuğun kilolarına etki eden etkenler doktorlar tarafından takip edildi.
Araştırmada, her ne kadar kilolu annelerin çocuklarının, normal kilolu annelerin çocuklarına oranla kilolu olma riski daha yüksek olsa da kilolu babaların çocuklarının şişman olma olasılığının daha yüksek olduğu gözlendi.
Sonuçları yorumlayan ve Umeo Üniversitesi'nde yapılan araştırmaya katılan Prof. Olle Hernell, çocukların şişman ya da normal kilolu olma ihtimalinin, anneden ziyade babanın kilosuna bağlı olduğunu kaydetti.
Babanın kilosu çocuğununkini de belirliyor

Friday, December 25, 2009

Önce koklayın sonra yiyin kilo almayın


İnsanın ruhsal durumunu belirleyen beyindeki merkezler, koku merkezlerinin hemen yanında ve onunla bağlantıda. Bu da güzel kokuların nasıl olup da bizi bu kadar etkilediğinin en önemli göstergelerinden biri oluyor. İşte bu yüzden neden aç olduğumuz zamanlarda yemeğin kokusunun burnumuza her zamankinden daha hoş ve tadının ise daha lezzetli geldiği açık. Yapılan araştırmalar yeşil elma, muz ve nane kokusunun insanda tokluk hissi yarattığını ve zayıflamamızda yardımcı olduğunu ortaya çıkardı. Bu yiyeceklerden yayılan koku molekülleri beynimize doğrudan ulaşıyor ve bizi o yemeği yemiş gibi kandırabiliyor. Belli kokuların solunması ise 6 aylık bir periyod içinde kilo vermenize yardımcı oluyor.
Diyet, nasıl daha etkili oluyor?
Tabağınızdaki aromaların kokusunu iyice hissedebilmek için akciğerinizden derin nefes alın. Daha fazla koku moleküllerinin burnunuza ulaşabilmesi için, yemeklerinizi sıcak yemeyi tercih edin ve lokmaları ağzınızda yavaşça çiğneyin. İştah hissinizi tatmin etmek için, karnınız tam olarak doymamış olsa bile koklamak Beslenme oranınızı azaltmanıza yardımcı oluyor. Derin nefes almak aynı zamanda rahatlamanızı ve böylece daha az yemenizi sağlıyor.
Tabağınızın güzel kokusunu artırmak için, aromatik bitkiler ve temel biyolojik yağlardan oluşan bir mönü hazırladık. Tatlılar yerine şekersiz kokulu ıhlamur, taze nane, biberiye, melisa otu, rezene için. Akşamları ise proteine ağırlık verin; bolca yeşil sebze ve balık yemeye özen gösterin. Günümüzde sebze ve meyvelere suni gübre verildiğinden artık o doğal kokuları alınamayabiliyor. Bu nedenle aktarlarda satılan aroma yağlarını alarak yemeklerinizin içine katabilirsiniz. Hatta yeşil elma, nane ve muz aromalarını bile satın alabilirsiniz. Her öğünden önce ve açlık hissettiğinizde burnunuzdan 3 kez derin nefes alarak kokuyu içinize çekin; bunu ufak bir diyetle desteklediğinizde ise kısa sürede sonuç aldığınızı fark edeceksiniz.
Hangi kokular tokluk hissi yaratıyor?
İnsanların sevdiği yemek kokuları nasıl iştahlarını artırıyorsa, bazı kokular da iştahlarını azaltan bir etkiye sahip olabiliyor. Ancak bu, kişinin beslenme alışkanlığını değiştirmeden sadece bazı gıdaları koklayarak kilo verebileceği anlamına gelmiyor. Koklama duyusunun insan bedeni üzerinde değişik fonksiyonları var, bu duyu açlık hissimizi etkilediği gibi duygularımızı da etkiliyor. İnsanlar bazı zamanlarda stresli, sinirli ve kızgın olabiliyorlar. İşte bu kokular böyle zamanlarda hemen bir şeyler atıştırma hissini frenleyebilmemizi sağlıyor. Koklayarak insanlar tokluk hissi duyuyorlar. Fazla kilolarından şikayet eden kişiler arasında yapılan araştırmada, karınları acıktıklarında hazmettirici özelliği olan yeşil elma, doyum hissi veren muz ve mide asitlerinin yok olmasına yardımcı olan nane koklatılarak onların her zamankinden 200 kalori daha az yemek yedikleri gözlemlenmiş.
Bu Diyet nasıl uygulanıyor?
7 günlük koku mönüsünü uygularken en önemli nokta, içinde bulunan aroma yağlarını burnunuza çekmek. Böylece gönül rahatlığıyla lezzetli yemekleri yiyebileceksiniz. Ancak unutmayın ki yemeğiniz yeteri kadar sıcak olmalı.
Pazartesi
Öğle yemeği
Elma şarabı sirkesi ve sarımsak soslu ızgara dana ciğeri
Zeytinyağlı sirkeli enginar
Akşam yemeği
Yağlı kâğıtta zencefilli somon balığı
Buharda pişmiş taze fasulye
Yeşil salataya sirke salçası, zeytinyağı, kolza yağı ve elma sirkesi ekleyin. Tüm bunlara 1 damla tarhun otu ve fesleğen yağı ilave edin.
Salı
Öğle yemeği
Kırmızı soğanlı mercimek çorbası
Haşlanmış tavuk göğsü
Tavuk suyuna 2-3 damla tarhun otu yağı damlatın.
Akşam yemeği
Zeytinyağlı levrek, limon, domates ve patlıcan ile İstenildiği kadar roka salatası
Çarşamba
Öğle yemeği
1 çay kaşığı kekikle terbiye edilmiş ızgara dana
1 kâse mevsim salatası
Akşam yemeği
Rezene salatası, limon ve zeytinyağı soslu ızgara çipura
Perşembe
Öğle yemeği
Sebze salatası (1/2 kap zeytinyağı, sirke ve hardal soslu)
2 doğranmış domates
2 adet haşlanmış patatesle yapılmış salata ve 50 gr. ton balığı
Akşam yemeği
Çamfıstıklı ıspanaklı salata, küçük parçalar halinde dilimlenmiş eritilmiş rezene ile
Cuma
Öğle yemeği
Sebzeli kuzu ve kimyonlu kabak sote yemeği kırmızı biberli soğuk krema ile tadlandırabilirsiniz.
Cumartesi
Öğle yemeği
Kızarmış tavuk
Yarım kaşık zeytinyağı koyduğunuz bir tencerenin içine 2 bardak pirinç koyun. Tuz ve 3 bardak su ekleyin. 20 dk. hafif ateşin altında pişirin. Tüm bunlara 2 damla tarhun otu ve fesleğen yağı ekleyin.
Akşam yemeği
Zeytinyağlı limonlu sosla hazırlanmış ızgara çipura balığı
Pazar
Öğle yemeği
Rendelenmiş havuç ve soya
l- 2 çorba kaşığı zeytinyağını ve portakal suyunu bu salataya ekleyin.
Akşam yemeği
Keçi peyniriyle hazırlanmış kabak dolması
Kimyonlu barbunya balığı
1 kâse fırında sebze
7 günlük koku mönüsü
Kahvaltı
50 gr. koyun ya da keçi peyniri
2 dal fesleğen, rezene, kişniş,
Zeytinyağı ya da biraz tereyağı,
İki dilim mayalı ekmek ya da çavdar ekmeği
Kahve ya da yeşil çay
ARA (Öğle yemeğinden 1 saat önce)
Taze meyve, portakal, elma, armut, yarım greyfurt, iki adet kivi, kayı ya da iki dilim taze ananas (Bu meyvelerden birini yiyebilirsiniz.)

Önce koklayın sonra yiyin kilo almayın